reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 5.10.2022 1024 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

EKRANLARDAKİ NECEFLİ MAŞRAPALAR

Memleketimizde sayısını bilmediğim kadar çok haber kanalı var. Nerdeyse tamamı iktidar güdümündeki kanallar. İşleri güçleri algı yönetimi, kafa bulandırmak, toplumu manipüle etmek. Milletin umurunda olmayan konular üzerinde ciddi pozlarla ahkâm kesmek.  Hepsinde her akşam ve hep belli kişiler arz-ı endam ediyor gündemdeki konular hakkında konuşuyorlar. İster sağdan say ister soldan, sayıları 20-25 kişi. Her birinin önünde azı hak edilerek çoğu ise lütfedilerek kazanılmış cafcaflı unvanlar. “Bilmem ne uzmanı, bilmem ne analisti, araştırmacı yazar, bilmem ne -sam başkanı…” Gerçek meslekleri ise maalesef dalkavukluk.

Pek çoğunda ortak olan bir özellik var. Hemen her konuda uzmanlar. Her konuda söyleyecek sözleri var, üstelik de doğru söylediklerinden de emin olmalılar ki kasım kasım kasılıyorlar. Gerçekte tek yaptıkları iktidarın kirli çamaşırlarını yıkamak.  Birkaç kişi dışında aralarında ’konu alanımın dışında, bu konuda uzman değilim.’ diyebilecek delikanlı yok.

İzleyicileri var mı derseniz, bunu ölçebilecek bir cihazım yok; ama bunca zırvanın fazla izleyicisinin olduğunu sanmam. Rating ölçen kurumların değerlendirmeleri de bu doğrultuda. Toplumumuz yemek programlarını, her biri edepsizlik timsali olan Müge’li Esra’lı programları, kimin kiminle ne halt ettiği üzerine kurgulanmış dizileri ve Survivor tarzı sabun köpüğü programları izliyor. İnsanlar kendi dertlerini unutmak peşinde ve hadsiz biçimde Türkiye’ye hatta dünyaya nizam vermeye çalışan bu necefli maşrapaların, hep aynı şeyleri tekrarlayan papağanların karşısında zaman öldürmek istemiyor.

Bunların arasında yakından tanıdıklarımız da var elbet. Zaman zaman bir araya geldiğimizde memleketimizin, milletimizin dertleri, yöneticilerimizin zaafları, gaflet ve ihanetleri üzerinde önemli tespit ve teşhislerde bulunuyorlar. İbretle dinliyor ve çok şey öğreniyoruz açıklamalarından. Sonra bir bakıyoruz, malum kanallardan birinde koltuğa kurulmuş, yıkama yağlama yapıyorlar. Bizimle paylaştıkları şeyler bir masal sanki.

Bunlarla programları sonrasında da karşılaşıyoruz elbet. Bu ikiyüzlü tavırlarını eleştirmekten de çekinmiyoruz. Ne cevap veriyorlar biliyor musunuz? Sizinle paylaştıklarımızı söylersek bizi televizyona çıkarmazlar. Ne kadar mühim bir konuymuş meğer televizyona çıkmak. Yalan olduğunu bildikleri sözlerle ekranda gerdan kıvırmak… Adlarının önünde Prof. Uzman unvanı olsa da belli ki bunların gerçek meslekleri dansözlük. Ve elbette ki benim gözümde mesleklerini açıkça, kendilerini, kimlik ve kişiliklerini saklamadan dans eden dansözler, onlardan daha çok saygıya layık.

Her mesleğin bir adabı ve ahlakı vardır elbet de bilimin ve bilim adamının ahlaklı olması, bir milletin, memleketin bugünü ve geleceği için özel bir önem arz eder. Bilim adamı, akademisyen cesur olur, ne pahasına olursa olsun gerçeği, arar, bulur ve bulduklarını toplumla paylaşır. Makam, unvan, televizyona çıkmak gibi süfli heveslerle siyasetin ve siyasetçilerin süfli emellerine hizmet etmez.

Mensubu ve genel başkanı olmaktan onur duyduğum Şahlanış Hareketi ve Şahlanış Partisi, kuruluşundan bu yana hep doğruyu aramış, bulmuş ve bunu her türlü sıkıntıyı göze alarak kamuoyuyla paylaşmıştır. Şahlanış anlayışına mensup olanlar, FERASET, FERAGAT, FEDAKÂRLIK zırhıyla donanmışlardır. Herhangi bir çıkar grubuna, -izm’e tabi olmadan, toplumun özellikle ihmal edilmiş gariban kesimine VEFA duygusuyla bağlıdırlar. Bu toplum onlardan cesur, gözü pek davranmalarını ve gerçeği her ortamda yüksek sesle haykırmalarını bekler. Onlar da bunu hakkıyla yapmaktan çekinmezler, çekinmemelidirler.

He ne kadar şair olmasam da şiir yürekli biri olarak yazımı, vatansever şairlerimizden Mehmed Emin Yurdakul’un her dinlediğimde gönlümü titreten mısralarıyla bitiriyorum.

Bırak beni haykırayım, susarsam sen matem et.

Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet,

Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir.

MEHMET MAHMUT YILDIZ

ŞAHLANIŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANI

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb