reklam
Ana Sayfa Siyaset, Sür Manşet 17 Haziran 2023 1526 Görüntüleme

Sadullah Hasanoğlu: “Mesele İstanbul’dur”

AK Parti Beykoz ve İBB Meclis üyesi Sadullah Hasanoğlu İBB meclisinde gündem dışı söz alarak Çevre, Sürdürülebilirlik ve İklim Değişikliği ile Mücadele konularında görüşlerini paylaştı.

AK Parti Beykoz ve İBB Meclis üyesi Sadullah Hasanoğlu İBB meclisinde gündem dışı söz alarak Çevre, Sürdürülebilirlik ve İklim Değişikliği ile Mücadele konularında görüşlerini paylaştı.

Başlığını “Geleceği Kaçırmamak” olarak belirlediği konuşmasında İstanbul’u ele alan Hasanoğlu; AK Parti’nin yaptıklarını sıralarken İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na “Sayın başkan hayal dünyasından uyanmalı ve İstanbul’un hizmetleriyle meşgul olmalıdır.” Dedi.

Hasanoğlu konuya ilişkin şu şekilde konuştu:

“Çevre açısından önümüzde duran en önemli konu Küresel Isınma ve İklim Değişikliği kaynaklı sağlıktan gıdaya, su kaynaklarımızdan biyoçeşitliliğe, kent sellerinden erozyona, enerjiden tarıma hayatımızın her alanına direk etki edecek sürdürülebilirlik konusudur.

İklim Değişikliğinin Etkileri

Artan Sıcaklıklar,

Artan su seviyeleri,

Sel ve taşkınlar, sıcak dalgaları gibi aşırı iklim olaylarının görülme sıklığında artışlar,

Aşırı iklim olaylarının şiddetindeki artışlar,

Arazi kaybı ve kirlilik,

Doğal yaşam ve biyo çeşitliliğin zarar görmesi olarak özetlenebilir.”

“Dünya, milyonlarca canlı türüne ev sahipliği yaparken, bu cömertliğinin karşılığında bizden sadece tabiatın dengesine saygı duymamızı istiyor.

İnsanoğlu tarih boyunca sürdürdüğü gelişme ve kalkınma arayışında dünyanın bize sunduğu kaynakları maalesef hoyratça kullandı.

Asırlardır devam eden bu sürecin sonunda tabiatın kendi dengesi dışında tamamen insan eliyle oluşan tehditlerle karşı karşıya gelmiş durumdayız.

İklim değişikliği, hava kirliliği, su ve gıda güvenliği, biyoçeşitliliğin kaybı gibi başlıklar altında toplayabileceğimiz sorunlar insanlığın geleceğini belirsizliğe atacak boyuta ulaşmıştır.

Bu başlıklardan iklim değişikliği çevre sorunu olmanın ötesinde telafisi imkânsız sonuçlara yol açması bakımından üzerinde özellikle durulması gereken bir konudur.”

“Nitekim bir süredir dünyanın her tarafında sanayi öncesi döneme göre 1,1 santigrat derece artış gösteren sıcaklığın yol açtığı afetler yaşanıyor.

Bu afetler çevreye ve ekosisteme verdiği zararlar yanında, insanların can ve mal güvenliğini de tehdit ediyor.

İstanbul’un nüfusu 1980 yılında 4,7 Milyon, 2000 yılında 11,7 Milyon, bugün ise 16 Milyon…

İstanbul’da bugün havamız temiz, su arz güvenliğimiz 2071 yılına kadar mevcut,

İstanbul başka pek çok metropol şehirlere göre çok çok önde imkanlara sahiptir.

Tabi bu günlere kolay gelmedik.

Bugün sahip olduğumuz imkanlar kendiliğinden oluşmuş, hüdayi nabit imkanlar değildir.”

“İstanbul’da sahip olduğumuz imkanlar Sayın Cumhurbaşkanımızın çeyrek asrı aşkın süredir liderlik ettiği, her birinde bizzat imzası bulunan ve her an tempo artırmak suretiyle çalışmanın sonucu elde ettiğimiz imkanlardır.

Şöyle bir son 30 yılı gözümüzün önünden geçirelim.

Hava kirliliğinden nefes alınamaz bir İstanbul bugün pırıl pırıl. En temel ihtiyacımız olan suyun bulunmadığı, susuzluktan kırılan bir İstanbul’dan bugün musluklarından şırıl şırıl suların aktığı bir İstanbul’a öyle kolay gelmedik.

Yarınlarda aynı rahatlıkla bu cümleleri kurmak istiyorsak, daha da önemlisi İstanbul’da yarınlarda su, hava, gıda, enerji, yeşil ve temiz bir çevre gibi temel ihtiyaçlarımıza sahip olmak istiyorsak hiç zaman kaybetmeden, hemen şimdi gerekli adımları atmaya devam etmeliyiz.”

“Mesele İstanbul değil” demekle, Vatandaşa “yanına gelirdim ama ayaklarım yorulur” demekle bu işler olmaz.

Çizmeyi giyeceksin, vatandaşın ayağına gideceksin, işin içine bütün varlığınla girmekle, taşın altına sadece elini değil gövdeni koymakla İstanbul’un geleceğine katlı sunulabilir.

Hepsinden önce de tevazu, samimiyet ve gayretle İstanbul’a hizmet edilebilir.

Burada bir parantez açmak ve bazı hakikatleri sizlerin dikkatine sunmak istiyorum.

İstanbul’un su meselesi…

1994 öncesinde sular haftada bir ya akıyor ya akmıyordu hatırlayalım.

İstanbullular, “sularımızın haftada bir gün akmasına razıyız bari hangi gün akacak onu bilelim yeter” diyordu.

Böyle günlerden geliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğundan bugüne 29 yıldır aralıksız, kesintisiz İstanbul’da sular akıyor.

Nasıl kesintisiz akıyor sularımız peki?

Çalışmakla, gerekli su kaynaklarını bulmak, proje üretmekle, yatırım yapmakla akıyor bu sular. Bugün gayet güzel sular akıyor. Peki yarın ne olacak? Gelecekte İstanbul’da su lazım olmayacak mı?

Elbette daha çok lazım olacak. O zaman bugün, hemen şimdi yarınlar için yeni projeler yapılması gerekir.

“Mesele İstanbul değil” anlayışıyla olmuyor.

Mesele tam olarak İstanbul’dur.

Sayın başkan hayal dünyasından uyanmalı ve İstanbul’un hizmetleriyle meşgul olmalıdır.

ALLAH İSTANBUL’U KORUDU RECEP TAYYİP ERDOĞAN GELDİ

Bir diğer açmak istediğim parantez ise Haliç’tir.

Haliç’i de şöyle bir gözümüzün önüne getirelim.

Suyla dolu olması gereken Haliç neyle doluydu?

Çamurla doluydu.

Bu Haliç konusunu sabrınıza ve hoşgörünüze sığınarak biraz açmak istiyorum.

Aziz İstanbullulara bir algı oyunu oynanıyor.

İstanbul’un hafızası unutturulmaya çalışılıyor.

Şu 4 yılda başta Haliç olmak üzere İstanbul adım adım 1994 öncesi günlerine doğru götürüldüğü anlaşılmasın isteniyor.

Özellikle gençlerin İstanbul’un hafızasını bilmesi bazı kişi veya odaklarca istenmiyor, engellenmeye çalışılıyor.

O yüzden de Haliç üzerinden sürekli bir manipülasyon senaryosu oynanıyor.

Birkaç gün önce Sayın İBB Başkanı yeni bir algı oyununa girişti.

Haliçte su sporları merkezinde bir tören düzenliyor.

Orada diyor ki: “Haliç cazibe merkezi haline geliyor”

Haliç’te yelken yarışları, kano yarışları ilk ne zaman yapıldı?

2000-2001 yıllarında yapıldı.

25 yıl geriden geliyor Ekrem Bey.

Şu Haliç’i bir kere daha anlatmak durumundayım.

1994 yılını hatırlayalım.

Haliç balçık dolu. Üzerinde çamur adaları.

Kokudan yanından geçilmez,

Haliç’ten geçerken aracınızın camlarını mecbur kapatacaksınız.

O dönem İstanbul’da hangi yönetim var?

Nurettin Sözen yönetimi var. Bugünküyle aynı kadro.

Haliç adeta terkedilmiş durumda.

O zaman proje yarışması düzenleniyor. Haliç’i ne yapalım?

Projeler içinden Haliç’i toprakla doldurma fikrini seçiyorlar.

Haliç’i toprakla dolduralım diyen projeye ödül veriyorlar.

Bugün nasıl? Değişen hiçbir şey yok.

2019 da geldiklerinde ne yaptılar?

%100 yerli imkanlarla üretilecek arıtma tesisini iptal etmek için bir sözde rapor yazdırdılar ve o sözde raporu yazanı İSKİ’den danışmanlık bedeli ödeyerek ödüllendirdiler.

Üstüne üstük bir de Temel Atmama Töreni düzenlediler.

Yahu bu CHP’nin Haliç’le ne alıp veremediği var anlayamadım.

Haliç’i toprakla dolduracaklardı.

Allah İstanbul’u korudu. Seçim oldu.

İstanbul kahramanını buldu.

Recep Tayyip Erdoğan geldi.

Haliç’i temizledi. Pırıl pırıl yaptı.

Müthiş bir meydan okuma…

5 Milyon m3 çamur Haliç’in tabanından alındı.

Özel bir sistemle pompajlama yöntemiyle Alibeyköy’deki taş ocaklarına nakledildi.

Şöyle bir düşünelim, yüzbinlerce kamyon çamur.

Kamyonla taşımanız imkansız.

İstanbul felç olur. Düşünsenize yollar sadece çamur kamyonlarına yetmez.

Kokudan geçilmez.

İşte o günkü yönetim zorluğu görünce “Boş ver, Haliç’i toprakla dolduralım” diyor.

Recep Tayyip Erdoğan geldi,

Hayır, Haliç İstanbul’un altın boynuzudur, biz temizleriz dedi ve temizledi.

Haliç’ten çamuru alacağız dendiğinde “bu çamuru alırsanız Haliç’in iki yakası bir araya gelir, sel olur, heyelan olur” diye sözde bilimsel raporlar yazılıyordu.

Aynı bir arıtma tesisinin Haliç’i kirleteceğini söyleyen sözde raporlar gibi.

Hiç değişen bir şey yok. 1994 öncesinde nasılsa bugün de aynı.

Çok aşamalı bir proje paketi uygulandı.

Önce Haliç’e atıksu girişi kesiliyor.

Kuzey ve Güney Haliç Projeleri ile atıksular Baltalimanı ve Yenikapı’ya taşındı.

Sonra çamur temizlendi.

Sonra dere ıslahları yapıldı. Kamulaştırmalar yapıldı.

En son peyzaj çalışmaları tamamlandı.

En az 1 milyar dolarlık proje..

Bu projeleri ancak AK Kadrolar yapabilir.

Temel Atmama Töreni yapanlar bu işleri hayal dahi edemezler.

Bu güzel şehir için, İstanbul için, ne büyük projeler yapıldı.

UYAN DA BALIĞA GİDELİM EKREM BEY

Sayın Cumhurbaşkanımıza,

O dönem İSKİ Genel Müdürü olan Sayın Veysel Eroğlu hocamıza,

Emeği geçen bütün büyüklerimize sonsuz teşekkürler ediyoruz.

Allah hepsinden razı olsun.

Şimdi belki de ilk kez duyacağınız bir şey söyleyeceğim.

O dönem Haliç’in çamurunu temizleyen ve Haliç’i pırıl pırıl yapan insanlar hakkında suç duyuruları yapıldı.

Soruşturmalar açıldı. Hakim karşısına çıktılar.

Aynı 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri öncesinde aylarca yargılanacaksınız dedikleri gibi…

Suçumuz ne ülkemize hizmet etmek,

CHP’nin hayal edemediği işleri bir bir yapmak.

Ne kadar manidar değil mi?

İşte 1994 yılında Sayın Cumhurbaşkanımızın büyük liderliği ile haliç pırıl pırıl oldu.

Haliç, İstanbulluların oldu.

Haliç’te su sporları, kürek yarışları, yelken yarışları yapıldı.

Haliç’te yapılan proje o dönem Tokyo’da yapılan bir yarışmada dünyanın en büyük çevre projesi seçildi.

Biz ne diyoruz;

“Onlar konuşur, AK Parti yapar” diyoruz.

Bakınız biraz önce Haliç’te yapılanları anlattım.

Haliç temizlendi de iş bitti mi? Tabi ki bitmedi.

Bir proje var ki, burada bahsetmezsek olmaz.

Haliç’e cansuyu projesi.

Haliç’ten milyonlarca metreküp çamuru aldıktan sonra Haliç’te su sirkülasyonu sağlansın diye boğazın suyu yine harika bir projeyle Haliç’e bağlandı.

Boğazın suyu 5 kilometrelik bir tünelle 23 metre yükseltilerek Haliç’e ulaştırıldı.

2019 yılında bu yönetim göreve gelir gelmez hatırlayın Haliç’i yeniden batırdı.

Hazır sistemi çalıştıramadı.

Haliç’e çöp suyu döktüler, çöp suyu…

Haliç simsiyah oldu.

Pırıl pırıl Haliç’i göreve gelir gelmez berbat etti.

Taa Silivri’den çöp sularını 75-80 km getirip Haliç’e döktüler.

Şimdi de sanki yeni bir şey icat etmiş gibi çıkmış “Haliç cazibe merkezi haline geliyor” diyor.

Uyan da balığa gidelim Ekrem Bey.

Haliç 1997-1998’den beri sen gelene kadar cazibe merkeziydi zaten.

Bu arada o açılış yaptığı su sporları merkezi de AK Parti’nin projesi.

İhalesi bile yapılmıştı.

EKREM BEY, SEN İSTANBUL İÇİN NE YAPTIN ONU SÖYLE

Şu projeyi de ben yaptım,

Şu sorunu tespit ettim ve çözdüm diyebileceği tek projesi var mı?

Maalesef yok.

4 yıl bitti.

Henüz şu bir bardak kadar yeni su kaynağı bulup üretemeyen bir İBB yönetimi ile karşı karşıyayız.

Tabi Ekrem Bey biliyor nasılsa 2024’te yeniden AK Parti gelecek,

Nasılsa AK Partililer duramaz, AK Partililer İstanbul’a aşığıdır,

Geceleri uyuyamaz, gece gündüz çalışır ve İstanbul için ne lazımsa yaparlar diye düşünüyor, başka başka hayaller peşinde İstanbul’un sadece günlerini, kaynaklarını değil yarınlarını da tüketiyor.

Eğer bugün AK Parti olsaydı yarım kalan, kaderine terkedilen, unutulan o projeler,

İstanbul’un yarınları için hayati önem taşıyan projeler 2023 yılı sonuna kadar bitirilecekti.

Yeni projeler hazırlanacak ve İstanbul geleceğe hazırlanacaktı.

AK PARTİLİ KADROLARI İBB’DE İŞ BAŞINA GETİRECEK

Şurada 9 ay kaldı 2024’te inşallah Aziz İstanbullular AK Partili kadroları İBB’de iş başına getirecek. Hem yarım kalan projeler hızla tamamlanacak hem de deprem, doğal afetler, iklim değişikliği ve etkileri ile mücadele gibi önemli konular başta olmak üzere geleceğin İstanbul’u için gerekli çalışmalar yapılacak.

Artan nüfusla birlikte iklim değişikliğinin etkileri açısından 2053 Net Sıfır Emisyon hedeflerimize uygun şekilde su, hava, enerji, ulaşım, gıda, kent tarımı, biyoçeşitlilik gibi hayatın merkezinde yer alan önemli ödevlerimizin yanında mevcut şehir altyapısının da gözden geçirilmesi önem taşımaktadır.

Küresel sıcaklık artışının devam etmesi, dolayısıyla daha yoğun yağışların gelecek olması hepimizi yeni arayışlara yöneltmelidir.

Şehir planlamalarının ve şehircilik uygulamalarının artık iklim değişikliğinin yol açtığı sonuçlar göz önünde bulundurularak yapılması zorunlu hale gelmiştir.

Sıcaklık artışının sınırlandırılması, iklim değişikliğinin etkileriyle mücadele gibi önümüzde bizi bekleyen çok önemli ödevleri yerine getirmek için en önemli görevler yerel yönetimlerimize, belediyelerimize düşüyor. Artık yepyeni modeller geliştirilmeli, merkeze çevre, iklim değişikliği ve etkileri ile mücadele, deprem ve doğal afetlere hazırlık ve sürdürülebilirlik yaklaşımlarının alınması doğru adımlar olacaktır.

2053 NET SIFIR EMİSYON

Kısaca neler yapmamız gerektiğine de değinerek sözlerimiz tamamlıyorum.

  • Şehirlerin iklim değişikliğinin tüm etkilerine karşı uygulama planlaması yapılmalıdır.
  • Mekânsal planlar, ulusal ve bölgesel düzeyde iklim değişikliği etki ve etkilenebilirlik analizleri dikkate alınarak hazırlanmalıdır.
  • İklim değişikliği ve etkileri hakkında, yerelde farkındalık artırıcı faaliyetler, eğitim programları ve kapasite geliştirme çalışmaları yapılmalıdır.
  • Kentlerde; park, koruluk, ağaçlandırma alanları, bahçeler, bisiklet ve yaya yolları gibi kent ekosistemini destekleyecek ekolojik koridorlar oluşturulmalıdır.
  • Kentlerde kentsel tarım yaklaşımı benimsenmelidir.
  • Kent içinde ve kent çeperlerinde üretilen gıdaya ulaşımı kolaylaştırılmalı ve yerel gıda üretim ve tüketimi yerel yönetimlerce teşvik edilmelidir.
  • Yağmur suyu hasadı ve gri suyun kullanımı yaygınlaştırılmalıdır.
  • Atıksu arıtma tesislerinde arıtılan atıksuyun yeniden kullanımı sağlanmalıdır.
  • Kentsel alanlarda yağmur suyunun yer altı sularına katılımını sağlayan uygulamalar geliştirilmelidir.
  • Kentsel ulaşımda elektrikli toplu taşıma araçlarının kullanımı yaygınlaştırılmalı ve ulaşım tür seçiminde yeşil türler tercih edilmeli, paylaşımlı mikromobilite sistemleri teşvik edilmelidir.
  • Kentsel alanlarda mekânsal fonksiyonlar arasındaki mesafelerin, ulaşım için kullanılacak altyapı ve enerji miktarını en aza indirecek şekilde planlanması ve yapılandırılması sağlanmalıdır.
  • Tüm sektörlerde yerel yenilenebilir enerji kaynaklarının payı artırılmalıdır.
  • Sera gazı emisyonlarını azaltıcı uygulamalar, başta enerji tasarrufu, sıfır atık projesi, ulaşım hızının artırılması, toplu ulaşımın cazip hale getirilmesi ve yaygınlaştırılması, millet bahçeleri başta olmak üzere şehir içi yeşil alanların çoğaltılması gibi adımların atılması gerekmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın “Yeşil Kalkınma Devrimi” olarak adlandırdığı Türkiye’nin çevre yolculuğunda “2053 Net Sıfır Emisyon” hedefimizle İklim Değişikliği ile mücadele ve Çevre politikalarında dünyaya örnek olacak İstanbul için hep beraber, daha bilinçli, daha sorumlu ve daha sonuç odaklı adımlar atılması gerektiğini ifade ediyorum.

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb