reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 10.02.2023 1053 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

BU NE ALINGANLIK!

Bu ne alınganlık efendim.  Bu işi beceremediğinizi neden kabul etmiyor, neden hatalarınızla yüzleşmiyorsunuz?  Neden sizi eleştirenleri OHAL sopasıyla “Siyasi istismarcı? Fitne ve fesat grupları” diye itham ederek susturmaya çalışıyorsunuz. Fitneyi, fesatı yanlış yerde aradığınızı hâlâ anlamadınız mı?

Depremin üçüncü gününde ancak gidebildiğiniz deprem bölgesinde şunlar söylediniz:

“Bazı haysiyetsiz namussuzlar; ‘Hatay’da asker, polis göremedik.’ iftirası atıyor. Bizim askerimiz, polisimiz şereflidir.”

Bu dille mi onaracaksınız depremin yıktığı yerleri, böyle mi saracaksınız bedenlerde ve ruhlarda açılmış derin yaraları?

Orada enkaz başında betonlara gömülü yakınlarının başından ayrılamayan, ancak yardım gelmediğini için çaresizlik içinde ağlayan, isyan eden, temsil ettiğiniz devlete beddua eden insanlar mı namussuz, şerefsiz?

Şeref, namus dediğiniz yüce değerler, deprem sonrası takım elbiseyle deprem enkazları arasında kuğu gibi dolaşıp;” Cumhur ittifakı olarak sahadayız.” diye ayrımcılık yapan sözcünüz Çelik’e; Adıyaman’da devleti arayan vatandaşlara, “Arkanızda Reis var, Reis Adıyaman sevdalısıdır.” diyen birlik beraberlik timsali Metiner’inize, Deprem bölgesine yardım ulaştırmak için çırpınan bir belediye başkanına:” İngiliz uşağı, defol!” diye isterik çığlıklarla sövüp sayan eski vekilinize has değerler midir?

Kimsenin askerin polisin şerefine, hatta bunca beceriksizliğe rağmen sizin şerefinize bir şey söylediği yok ki. Neden hedefi saptırıyor, niye minder dışına kaçıyorsunuz. Bu yöndeki eleştiriler bizzat size dönük. Çünkü ne düşündünüz, neden kaygılandıysanız artık, ilgili birimlere gerekli emri vermediniz.

Kimse polise askere ve elbette size iftira atmıyor. Gerçek bu. 3. günden sonra yeterli sayıda olmasa da sahada asker ve polis var, ama ilk 36 saatte arama ve kurtarma anlamında bir tane bile yoktu. İşte ispatı.

*

AŞAĞIDAKİ RAKAMLARA BAKALIM.

Bunlar kibarlıkta sizinle yarışan vekiliniz Fuat Oktay’a ait açıklamalardan alınma.

İlk depremin üzerinden 6 saat geçmiş: “Bölgede 2.588 AFAD görevlisi var; bunların içinde aktif olanlar dahil, gönüllülerle beraber toplam 2 bin 786 kurtarma görevlisi çalışıyor…

Gün içindeki ikinci deprem sonrası: Vefat sayısı 1.541, yıkılan bina sayısı 3.471 ve kurtarma ekibi toplamı 9.698 kişi.

İki büyük depremin üzerinden iki gün geçmiş. 7 Şubat akşamı: “Yıkılan bina sayısı 4.758, vefat eden sayısı 2.379 ve kurtarma ekibi sayısı 11.022 kişi. Türkiye’den bölgeye yollanan vinç sayısı ise 18….”

*

Uzmanlık alanınız ekonomi ya, hesabı ve hesabınızı iyi bilirsiniz ya; bir hesaplayın bakalım yıkılan bina sayısına kaç görevli kaç vinç düşüyor.

Peki İçişleri Bakanınız ve Milli Savunma Bakanınızdan bir ses var mıydı o sürede?

*

“Bölgede şu kadar JAK bu kadar PAK ekibi, şu kadar seyyar fırın, bu kadar seyyar yemekhane, şu kadar yataklı seyyar hastane kuruldu.” dediler de biz mi duymadık? Bunları yapmalarına izin verilmediği gibi konuşmalarına da mı izin verilmedi yoksa?

*

Evet bu çok büyük bir yıkımdı, devletin kolayca altından kalkamayacağını da biliyoruz. Sizin tüm ayrıştırıcı tavrınıza rağmen vatandaş da yöre insanının siyasi tercihine, etnik kökenine bakmadan yardıma koştu. Bu kez liyakatsizlere teslim ettiğiniz ve vatandaşın maalesef kuşkuyla baktığı, organizasyon yeteneği yerlerde sürünen AFAD çıktı önlerine. İyi niyetinden şüphe duymadığımız görevliler, enkaz altındaki insanlara el vermek için bile sizin ağzınıza bakmaları yüzünden asıl işlerine bakamadılar.

*

17 Ağustos depreminden sonra neler söylemiştiniz hatırlayın. Eleştirileriniz haklıydı ve kimse size, “namus, şeref, fitne fesat, siyaset istismarı” üzerinden hakaret etmedi. Aradan 24 yıl geçti, neler söylüyorsunuz şimdi.

2003 Bingöl depremi sonrasında ise şöyle konuşmuştunuz:

“Yeraltında fay kırıklarından önce bağışlayın söylemek zorundayım, kırılan ar damarlarıdır. Malzemeden çalmanın arkasında ahlak hırsızlığı, demokrasiden çalmak, hukuk kapkaççılığı, siyaset yankesiciliği ve kamu yönetimi kalpazanlığı yatmaktadır. Bu olay, kamu otoritesinin devlet imkanlarını nasıl kullandığını bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur. Olay kader diye geçiştirilemez.

*

Yıkımın nedeni “Fay kırıkları değil de ar kırıkları mıdır yine? Sorumlu ahlak hırsızları, hukuk kapkaççıları, siyaset yankesicileri, tek yetkilisi olduğunuz kamu yönetimi kalpazanları” mıdır yine?

KADER PLANI O ZAMAN ORTADA YOKTU DA ŞİMDİ Mİ DEVREYE GİRDİ?

Kamu otoritesinin, devlet imkânlarının nasıl kullanıldığını şimdi de görüyor musunuz? Yoksa hep yaptığınız gibi kendi gözünüzdeki mertek yerine başkasının gözündeki çöple mi meşgulsünüz?

*

Gerek 17 Ağustos gerek Bingöl depremi sonrasında söyledikleriniz doğruydu. Maalesef bunların hepsi çeyrek asır sonrasında sizin için de geçerlidir.

HAKLI ELEŞTİRİLERE BİLE ALINGANLIK GÖSTERMEK YERİNE OLGUNLUK BEKLİYORUZ SİZDEN

HATANIZI KABULLENEBİLECEK KADAR BÜYÜMENİZ İÇİN DAHA KAÇYIL BEKLEYECEĞİZ

MEHMET MAHMUT YILDIZ-ŞAHLANIŞ PARTİSİ KURUCU GENEL BAŞKANI VE HALEN GENEL BAŞKAN VEKİLİ

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb