reklam
reklam reklam reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 2.06.2021 1165 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

TÜRKİYE ŞU SIRALAR FRENİ PATLAMIŞ BİR KAMYON GİBİ

Sayın vatandaşlarım, ülke yönetimi bir bütündür. Türkiye özellikle son 5 yıldır çok kötü yönetilmektedir. Çok kötü yönetilen bir ülkede, herhangi bir sürecin sağlıklı yönetilmesi mümkün değildir. Şu an memleketin en büyük sıkıntısı iktisadidir. Parası olmayan bir yönetimin hiçbir konuda başarılı olabilmesi mümkün değildir.

Bu süreçteki ilk büyük hata, pandemi döneminde halka ulaştırılacak yardımlar konusunda muhalefet belediyelerinin elini kolunu bağlama uygulaması oldu. Bu belediyelerin düzenlediği yardım kampanyalarında toplanan paralar hükümetçe bloke edildi ve halen de ne belediyelere ne de hak sahiplerine ödenmiş değil. Bu, başlı başına utanılacak bir olaydı.

İkinci başarısızlık vatandaşın maskeye ulaşımı konusunda görüldü. Bu konuda kimsenin önerisine kulak asılmadı. Pek çok farklı yöntem denendi. Sonunda en uygun yol olan vatandaşın kendi olanaklarıyla maskeyi temin etmesinde karar kılındı. Ancak değeri 25 kuruşu aşmayan bir maske için aylarca süren bir belirsizlik ve tartışma ortamı ülkemiz adına büyük ayıptı.

Arkasından gelen en büyük hata ise “Para gelsin de nasıl gelirse gelsin.” mantığıyla vatandaşa doğru bilgi verilmemesi ve gerçeklerin saklanması oldu. Vaka-hasta karmaşası, gerçeğe uygun olmayan vaka ve ölüm oranları, hükümetin bu süreçte ciddi biçimde güven kaybına uğramasına neden oldu. Bu güvensizlik halende sürmektedir.

Bir diğer sorun aşı tedariki konusunda yaşandı. Bu konuda da ilgili makamlar durmadan müjde verseler de boş çıktı. Son günlerde umutlar çoğalsa da aşı temini halen en hayati konu olarak devam ediyor.

Aşı meselesine gelince; kesinlikle hayata ve üretime aktif olarak katılmak zorunda olanlara öncelik verilmeliydi. Hastalarla doğrudan temas halinde olan sağlık çalışanları, fabrikalarda, şantiyelerde toplu olarak bulunmak zorunda olan kesimler, gruplarla yakın ilişkide olması gereken öğretmenler, öğrenciler, kamu personeli, güvenlik mensupları ilk sırada aşılanmalıydı.

65 yaş üzeri ve kronik rahatsızlığı bulunanların sokağa çıkmalarının sınırlandırılmaları doğru değildir. Bu kesim yaşı itibariyle riskli olsa da maske, mesafe ve temizlik konusunda en duyarlı kesimdi. Aşılamada da bunlara öncelik verildi. Ancak aşı olmalarına rağmen bu insanlara genel uygulamadan fazla bir kısıtlama uygulanması anlamlı değildir. Zulümdür.

Türkiye şu sıralarda freni patlamış bir kamyon gibidir. Direksiyondaki kişi gidişin farkında olsa da bunu belli etmemek için kahramanlık türküleri söylemektedir. Kamyonun kasasına dolmuş epeyce kalabalık bir kesim ise başlarına geleceğin farkında olmadan” Bas gaza, bas gaza” diyerek tezahürat yapmaktadır. Üzülerek söylemeliyim ki bu gidişat iyiye doğru değildir.

PEKER DAVASI SUNİ GÜNDEM DEĞİLDİR. AKSİNE ULUSAL DÜZEYDE BİRÇOK TAŞI YERİNDEN OYNATMIŞTIR.

Son günlerde Sedat Peker’in yaptığı açıklamalar gündemi meşgul etmektedir. Adaletin, liyakatin, meşveretin olmadığı ülkelerde yönetim zaafı oluşur. Boşluklar başkaları tarafından doldurulur. Sedat Peker de bunlardan biridir ve yalnız değildir. Sayın Devlet Bahçeli’nin koruması altındaki Çakıcı da aynıdır. Birkaç yıl öncesine kadar Peker de aynıydı. Hükümet lehine mitingler yapan, muhalifleri tehdit eden Peker ciciydi de şimdi kaka mı oldu? Burada asıl korkunç olan ne biliyor musunuz?

Sedat Peker’in videoları, hükümetin kontrolündeki onlarca gazete televizyondan çok izleniyor olması.   Yapılan anketlerde halkın büyük kesiminin Peker’in söylediklerine inandığı görülüyor. Hükümet inandırıcılığını yitirdi… Sayın Cumhurbaşkanı artık çocuklarına güven vermeyen bir babanın konumunda.

Türkiye’nin en büyük sorunu bu gündemi meşgul eden Sedat Peker’in açıklamaları ve içinde bulunduğumuz pandemiden ziyade ekonomidir. Bu kafayla da ekonomi düzelmez. İsraf halen diz boyu. Üreten cezalandırılıyor. Köylü toprağa küstürüldü. Paramız yerlerde sürünüyor. Hükümetin seçmeni bile partisine güvenmeyip parasını dövize yatırıyor artık. Hemen her alanda dışa mahkum bir ülkede ekonomi düzelmez.

Ancak Peker’in açıklamaları toplumdaki çürümüşlüğü göstermesi açısından asla önemsiz kabul edilemez. Ortada sahibi açıklanmayan tonlarca uyuşturucu var. Bu durum uyuşturucuyla mücadele eden kurum ve kuruluşlarca araştırılıp gerçek ortaya çıkınca devlet bundan büyük zarar görecektir.

Suça az-çok bulaşan yöneticiler hem yerel ölçekte hem de küresel ölçekte şantaja maruz kalmaktan kurtulamazlar. Bu durum şu an Türkiye’yi yöneten kadroların bir sıkıntısı da bu.

Akaryakıta son zamanların en yüksek zammı yapıldı. Bu bir ÖTV zammıydı aslında. Vatandaşın dolaylı vergilerle soyulmasının en kestirme yöntemi. İktidar kaşıkla verdiğini kepçeyle alma uygulamasına devam ediyor. Ancak bunların hiçbiri çözüm yolu değil. En kısa zamanda toptan bir tasarruf ve üretim seferberliği başlatmalıyız. Bunun dışında hiçbir çözüm bizi kurtaramaz.

Peker davası bazı şeyleri unutturmaya yarayacaktır belki. Ama asla suni gündem değildir. Gittikçe genişleyecek biçimde yerel ve ulusal düzeyde birtakım taşları yerinden oynatmıştır. Etkisi uzun sürecektir.

EN İÇTEN SAYGILARIMLA

Mehmet Mahmut Yıldız

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb