reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 10.02.2023 1352 Görüntüleme

AKIL, BİLİM, AHLAK, LİYAKAT…

Türkiye’mizin 10 ilini etkileyen, peş peşe yaşadığımız7.7 ve 7.6 şiddetindeki iki büyük depremin şoku içindeyiz. Hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar temenni eder, geride kalan yakınlarına ve Türk Milletine başsağlığı ve sabırlar dilerim. Allah yar ve yardımcımız olsun.

99 depreminden sonra tüm uzmanlar yıllardır felaketin yaklaşmakta olduğunu ısrarla söylüyorlardı. Ama AKLIN ve BİLİMİN rehberliğini ciddiye almayan ve AHLAKİ ZAFİYETİ olan LİYAKATSİZ kişilerin ihmal, kusur, ayıp ve suçlarına göz yumula yumula çok büyük bir faciaya sebep olduk. Acı ama gördük ki, işini uyduran bazı inşaatçıların depreme dayanıksız binalar yaptıkları, bazı yetkililerin de göz yumdukları, her depremde yüzümüze tokat gibi vuruyor. İşin acı tarafı Felaketler her zaman Geliyorum diyor, ama “anlamayana davul zurna az” misali anlamak kimsenin işine gelmiyor. BU durumda zaten bin bir güçlükte hayatını idame ettiren deprem mağdurları, çaresizlik ve çözümsüzlükle mücadele ediyor.

En yukardan, en aşağıya kadar, ilgili, yetkili ve sorumlu herkesin ortak olduğu kollektif kusurların sebep olduğu yıkımı “Kader” deyip geçiştiremeyiz. Aynaya bakmak, kendimize çeki düzen vermek, aklımızı başımıza toplamak, AKLIN ve BİLİMİN rehberliğinde AHLAKLI ve LİYAKATLI insanlarla ve de SÜRATLE başta İSTANBUL olmak üzere gelmesi beklenen başka depremlere hazırlanmak zorundayız. Ayrıca bunun siyaseti, partisi, yandaşı, candaşı olmamalı, sadece ve sadece işin gerekleri düşünülüp, tüm siyasi partilerin iş birliği sağlanıp milli bir politika haline getirilmeli…

Yıllardan beri Jeoloji Profesörleri, Doğu Anadolu Fay hattında deprem olacağını söylüyordu. Merkez üs olarak, Hatay ve Maraş gösteriliyordu.   Tedbir alınmadan, beklendi. Birkaç gün üzüleceğiz. Taziyeler dile getirilecek. Jeologlar, televizyonlarda boy gösterecek. İstanbul depremi geliyor diye toplumu uyaracak. Ondan sonra, sosyolojik yapı aynen devam edecektir.  Zira, toplumun sosyo-kültürel ve ekonomik yapısı, çare üretecek durumda değil.

Jeoloji Bilimine göre yapılması gerekenler göz ardı edilip, siyasi çıkarlar ve oy kaygısıyla, uydur-kaydır iş yapılınca felaket kaçınılmaz oluyor.

Çözüm üretmek isteniyorsa;

Birinci şart, dayanıksız binaları yıkmak ve uygun zemine, depreme dayanıklı bina yapmak.

Deprem ülkesi Türkiye, neden depreme dayanıklı bina üretemediğini Şinasi KARA yazmış, ben de sizinle paylaşıyorum.

  1. Eğitimin kalitesi çok düşük. Lise mezunu, Coğrafya bilmiyor. Liselerde, Jeoloji dersi yok. Depremin, ne gibi sorunlar yaratacağının bilgisi, eğitim yoluyla gençlere aşılanmıyor.
  2. Müteahhit olmak için kariyer ve liyakat aranmıyor. Herkes, Müteahhit olabiliyor. İnşaat karlı iş. Kar etmek için masrafları azaltmak lazım. Masraf en kolay demir ve çimentodan çalınarak yapılıyor.
  3. Daha fazla kat yaparak para kazanmak mümkün. Katlar yükseldikçe, betonun tabana yaptığı basınç artıyor. En ufak hesap hatası, depremde ortaya çıkıyor.
  4. Mevzuat yeterli olsa dahi, uygulama önemlidir. Dünyanın en iyi yasalarını yapsanız, sonuç alamazsınız. Önemli olan uygulamadır. Mevcut sosyolojik yapı, mevzuatı tam uygulayacak bireyleri yetiştiremiyor. Nitekim, 1999 depreminden sonra getirilen mevzuata göre yapılan binalar yıkıldı. Bunların içinde hastane dahi var.
  5. Kazanç, sosyolojik değer yargısına dönüştü. Ne pahasına olursa olsun, daha çok kazanma hırsı bireylere aşılanıyor. Toplumda bu hırsı kontrol edebilecek mekanizma yok. Bitmemiş binalara bakınız. Çatısındaki demir filizleri gömülü değildir. Nedeni, ilk fırsatta üzerine bir kat daha atmak için fırsat bekleniyor.
  6. Şehirlerdeki çok katlı binaların, birden çok sahibi bulunuyor. Finansal gücü olmayanlar, itiraz ediyor. Depreme dayanıklı hale getirme konusunda, finansal sorunları çözülemeyen binaları, yıkmak gerekiyor.
  7. Beşinci maddedeki bekleyiş, imar affı ile somutlaşıyor. Bir taraftan toplum, daha fazla kazanmak amacıyla, yasaları çiğniyor. Diğer taraftan, siyasi otoriteler imar affı çıkarıyor.  Sonuç ortada, sen affediyorsun ama DEPREM AFFETMİYOR.
  8. 2000 yılından önce yapılmış binaların, depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor. Ancak sorun var. Şehirlerdeki çok katlı binaların, birden çok sahibi bulunuyor. Finansal gücü olmayanlar, itiraz ediyor. Depreme dayanıklı hale getirme konusunda, finansal sorunları çözülemeyen binaları, yıkmak gerekiyor.

Bu ve buna benzer yazılacak çok şey var… Sonuç olarak diyebileceğim en önemli şey, AKLIN ve BİLİMİN rehberliğinde AHLAKLI ve LİYAKATLI insanlarla ve de SÜRATLE muhtemel depremler için seferberlik ilan edilerek bugünden işe başlanmalı…

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Başkanı

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb