reklam reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 2.06.2024 926 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

VUR TOKMAĞIM VUR, BELKİ AKILLANIRIZ

Çocukluk günlerimde, bazı büyüklerimiz, mısır tarlasının içine gizlenmiş olarak beş on kök tütün eker, yapraklarını kurutur kendi ihtiyacı için kullanırlardı; ancak bunu yaparken korktukları her hallerinden belli olurdu. Her şeye rağmen tütün kaçakçılığı yapanlar da vardı. Kolcu sözcüğünü henüz küçük bir çocukken onlardan duydum.

Halk türkülerimize bile konu olan KOLCULUK neydi ve bu teşkilata neden gerek duyulmuştu. Osmanlı aşırı derecede borçlanmıştı. Borçlarını ödeyememe riski vardı. İktisadi olarak çöken Osmanlı Devleti’nden alacaklarını tahsil etmenin yolunu arayan Avrupalı bankerlerin temsilcileri 1881’de Sultan Abdülhamit Yönetimiyle anlaşarak DUYUN-U UMUMİYE (Genel Borçlar) idaresini kurdular.  Eğitimci-Avukat dostumuz Salih Altun Cağaloğlu Yokuşu’ndaki Duyun-u Umumiye binası olarak yapılan şimdi ise İstanbul Erkek Lisesi olarak hizmet veren görkemli binayı gösterince bu konu sıkça kafamı kurcalamaya başladı. Duyun-u Umumiye’yi ve onun vatan sathında yaptıklarını ayrıntılarıyla öğrendim. Bu teşkilat bünyesinde kurulan REJİ İDARESİ Fransızların yönetimindeydi ve Osmanlı’nın tütün gelirlerine el koymuştu. Gelirlerini kolay tahsil etmek için de vatandaşın kontrolsüz olarak tütün üretmesine ve satmasına izin vermiyordu. Osmanlı’nın güvenlik sistemine güvenmediği için kendi özel teşkilatını kurmuştu. KOLCU teşkilatının yöneticileri yabancı, saha elemanları ise Osmanlı tebasıydı. Bunlar ağır silahlarla donatılmış atlı elemanlardı, kendilerine üç de savaş gemisi verilmişti. Adam öldürme yetkileri bile vardı. 1887’de 3 bin 600 kişi olan kolcuların sayısı, 1897’de 6 bin 700’e çıkarılmış. 1908 2.Meşrutiyet’in ilanına kadar geçen sürede tütün kaçakçılarıyla kolcu çatışmalarında 50-60 bin köylünün sakatlanmış ya da öldürülmüş olduğu ve yalnızca 1901 yılında ise ölenlerin 20 bini aştığı resmi belgelerle sabittir. Cumhuriyet dönemine kadar çatışmalarda hayatını kaybedenlerin 40 bini bulduğu tahmin edilmektedir.

Osmanlının borçları Lozan’da da karşımızdaydı. İngiliz delegesi Lord CURZON kendini zorlayan İsmet Paşa’ya ‘Lozan muahedesinden memnun ayrılmıyoruz, hiçbir dediğimizi yaptıramadık. Harap bir memleket alıyorsunuz. Bunu imar etmeyecek misiniz? Neyle, nasıl yapacaksınız? Para bir bunda var (Amerikan delegesini işaret etti), bir bende var. Geleceksiniz para isteyeceksiniz, diz çökeceksiniz, reddettiklerinizin hepsini cebimden çıkarıp size göstereceğim.’ demişti. Cumhuriyet Hükümeti 1925’te REJİ şirketini Fransızlardan satın aldı. 1954’e kadar Osmanlı’nın borçlarını da son kuruşuna kadar ödedi.

Osmanlı’nın torunu olmakla iftihar eden ve Cumhuriyeti kuranları kinle nefretle ananlar ise Lord CURZON’u haklı çıkarmak için gereken ne varsa hepsini yapmaktalar. Maliye’nin başına Lord CURZON’un adamlarından birini getirdiler. Hem o hem de bizzat Cumhurbaşkanı Kapı kapı gezerek para dileniyor. Erdoğan, bir zamanlar eyy çekerek aşağıladığı adamlara avuç açıyor. Paralı yol, tünel, köprü ve hastanelerdeki uyuşmazlıklarda yetkili olan mahkemeler de lord CURZON’un memleketinde.

Ve biz hala” Ezan susmaz; bayrak inmez!” naralarıyla avunuyor, yerli ve milli dedelerden, ninelerden içinde emek, alın teri, üretim olmayan masallar dinliyoruz. “Açıl susam açıl! Açıl sofram açıl! Vur tokmağım vur! Gel, kel başıma kon ey talih kuşu!…”

MEHMET MAHMUT YILDIZ

ŞAHLANIŞ PARTİSİ YÜKSEK İSTİŞARE KURULU BAŞKANI

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb