reklam
reklam reklam reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 20.11.2020 1205 Görüntüleme

POMPEO ZİYARETİ

ABD Dışişleri Bakanı olarak görev yaptığı 2,5 yılı aşkın sürede Türkiye’ye yalnızca bir kez resmi ziyarette bulunan eski CİA Başkanı Mike Pompeo’nun, Türkiye dahil yedi ülkeyi kapsayan veda turunda, İstanbul’da Fener Patrikhanesinin Başpapazını ziyaret ettiği halde Ankara’ya gitmemesi tepki yarattı.

Fransa, Türkiye ve Gürcistan üzerinden İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar ve Suudi Arabistan’ı kapsayan programın pek çok yönden tartışmalı Türkiye ayağında resmi olarak üst düzey yetkililerle görüşmemesinin yankıları sürüyor. Bu gezi, ABD Dış İşleri Bakanı’nın Türkiye’nin de taraf olduğu sorunların çözülmesi için bölgeye gelip de Türkiye’ye uğramadığı üçüncü gezisidir. “Diplomatik bir skandal” olan veda turunda Türkiye ile vedalaşmayan bu şahsın tavrı ABD’nin “Türkiye Karşıtı Politikalarının” dışa vurulmuş halidir. Açılımını yapacak olursak ayinesi iştir kişinin demek yeterli olacaktır…

Ziyaretin etkileri kendilerinden sonra gelecek yönetime yansıyacağından, ABD’nin yeni seçilen Başkanı Biden’in Türkiye Karşıtı politikaları nedeniyle mevcut sorunları daha da derinleştirme potansiyeline sahiptir.

Eylül ayında ABD, Güney Kıbrıs Rum Yönetimine uyguladığı silah ambargosunu kaldırmış, bunun akabinde de Pompeo, Kıbrıs Rum kesimine, on gün sonra Selanik’e ve ardından da Girit’teki askeri üsse gitmiştir. Pompeo orada yapmış olduğu konuşmada da “ABD, Yunanistan’ın enerji politikasını destekliyor, Yunanistan’ı bölgedeki istikrar unsurlarından biri olarak görüyor” demişti. (1)

Pompeo, Türkiye’nin Karabağ’da Ermenistan’a karşı Azerbaycan’ı desteklemesini, Libya ve Doğu Akdeniz’deki politikalarını hatırlatarak, “Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve ben, Türkiye’nin son eylemlerinin son derece saldırgan olduğu konusunda mutabık kaldık” dedi. (2)

Pompeo, Türkiye’yi mavi vatan ve diğer milli çıkarlarını savunmaktan vazgeçirmek için ‘ABD ve Avrupa birlikte çalışmalıyız’ demektedir. Bu yaklaşım Trump döneminde Türkiye’ye karşı yürütülen siyasetin Biden döneminde de aynen devam edeceği anlamına gelmektedir. (3)

ABD’nin Orta Doğu siyaseti İsrail’i güçlü ve güvende tutma, İran gibi kontrol dışı olarak gördüğü aktörleri etkisizleştirme, Rusya benzeri alternatif güç odaklarını bölgeden uzaklaştırma ve petrolün arz güvenliğini sürdürme eksenini esas almış durumdadır. (4)

Başta ABD olmak üzere Batılı Dünyası, Türkiye’nin bölgesinde uluslararası hukuk ve antlaşmalardan kaynaklanan hak ve menfaatlerini korumak için yaptığı tüm faaliyetlere karşı çıkmakta ve bu konuda iş birliği yapmaktadırlar. Ege ve Doğu Akdeniz, Adalar, Münhasır Ekonomik Bölge, karasuları, hava sahası, Kıbrıs gibi tüm tartışmalı konularda Türkiye aleyhtarı bir tavırla, tehditvari söylemlerde bulunabilmektedirler. Suriye’nin kuzeyinde oluşturmaya çalıştıkları terör devletçiğine binlerce TIR silah, mühimmat, araç ve gereç desteği veren ABD, Karadeniz’de varlık gösterebilmek için yol ve yöntem aramakta, Kafkaslarda Gürcistan üzerinden kalıcı olmaya çalışmakta, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgaline karşı uluslararası hukuka rağmen Karabağ Savaşında Türkiye’yi Azerbaycan’a destek olmakla suçlamaktadır. Üç kuruşluk menfaat için Türkiye karşıtı, İsrail yanlısı davranan, Başkentini Kudüs’e taşıyan İsrail’le dostluk ve iş birliği antlaşmaları yapan Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve diğerleri gibi sözde Müslüman Arap devletlerini desteklemektedir.

Pompeo’nun İstanbul ziyaretine Ankara’dan ilk tepki 10 Kasım’da Dışişleri Sözcüsü Hami Aksoy tarafından yapılan açıklamayla gelmişti. Aksoy açıklamasında, “ABD’nin önce aynaya bakması ve kendi ülkesindeki ırkçılık, İslam düşmanlığı ve nefret suçları gibi insan hakları ihlallerine gereken hassasiyeti göstermesi daha doğru olacaktır. Bu husustaki tepkimiz ABD tarafına iletilmiş ve ABD’nin öncelikli olarak bölgesel ve küresel konularda ülkelerimiz arasında iş birliğinin artırılmasına odaklanması telkin edilmiştir.” İfadeleriyle açıkladı. Ayrıca; İsrail’e gerçekleştirmekte olduğu ziyaret kapsamında, işgal altındaki Batı Şeria’daki bir İsrail yerleşim birimini, ABD’nin de daimi üyesi olduğu Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2334 (2016) sayılı kararı başta olmak üzere, İsrail’in Filistin topraklarındaki yerleşim faaliyetlerinin uluslararası hukuka aykırılığını kayıt altına alan BM kararlarının hilafına ziyaret etmesinin, “son derece vahim bir adım” olduğu vurgulandı.

Sonuçta, bu ziyaret bugüne kadar, Irak işgalinde, Afganistan’da, Suriye İç savaşında, Libya’da ve benzer şekilde dünyanın birçok yöresinde örneklerini gördüğümüz gibi, küresel güçler için hukuk, adalet, insan hakları, demokrasi vs.nin hiçbir anlamının olmadığını, “devletler için dostlukların değil menfaatlerin olduğunu” bir kez daha bize göstermektedir.

Süheyl ÇOBAOĞLU

RUBASAM Bşk. V.

K A Y N A K…………………………….:

(1)    Yeniçağ, Pompeo’nun ziyareti ve arka planı! – Özcan YENİÇERİ

(2)    Yeniçağ, Pompeo’nun son sözleri ve Ülkücü Hareket! – Arslan BULUT

(3)    Yeniçağ, Pompeo’nun ziyareti ve arka planı! – Özcan YENİÇERİ

(4)    Yeniçağ: Pompeo’nun ziyareti ve arka planı! – Özcan YENİÇERİ

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb