reklam reklam
Ana Sayfa Yazarlar 19.10.2018 2376 Görüntüleme

KUŞATILDIĞIMIZIN FARKINDAMISINIZ?

“SEVR” hayaliyle yaşayan küresel güçler bir yanda güzel ve yalnız ülkemi dört bir yandan kuşatmaya çalışırken, öte yandan kendi içimizde siyasi kamplaşmalarla ekilen kin ve nefret tohumları, herkesi birbirine düşman edip enerjimizi tüketmekten başka bir işe yaramıyor…

ABD-İsrail zihniyetinin (BOP) Büyük Ortadoğu ve Genişletilmiş Kuzey Afrika Projesinden de yararlanarak üzerimizde oynanan  “Küresel Komplonun” bizi ilgilendiren ana hatlarını özetleyecek olursak; Batıda Yunanistan sürekli hamle üstüne hamle yapıp Ege’de oldubittilerle kazanımlar elde etmeye çalışıyor.  Medyadan edindiğimiz bilgiye göre 18 adamızı işgal eden Yunanistan’a gereken cevap verilmediği gibi, bu şımarık ülke uluslararası anlaşmaları hiçe sayarak pişkince bu adaları silahlandırmak ta, okul açmakta ve kendi toprağıymış gibi davranmakta.

Güneydoğuda Irak sınırlarımız Barzani Yönetiminin kurduğu özerk yapının denetiminde.

Suriye’nin kuzeyinde ABD binlerce Tır ve yüzlerce uçak dolusu silah ve malzeme vererek PYD/YPG ordusu kurmuş, Fırat’ın doğusunda özerk bir yönetim oluşturma ve uluslararası pazarlara ulaşabilmeleri için Akdeniz’e koridor açma çabasında.

Akdeniz’de Rum-Yunan ikilisi, bölge ülkeleriyle ittifaklar oluşturmak suretiyle Kıbrıs’ı çevrelemekte ve Akdeniz’in ekonomik kaynaklarını tek yanlı olarak gasp etmeye çalışmakta.

Girit, Larissa, Volos, Dedeağaç’tan sonra Girit ile Rodos arasındaki Kerpe adasına sözde NATO, gerçekte ABD üssü kurulması kararıyla Ege-Akdeniz hattını kontrol altına almakta. Yunanistan topraklarını mantar gibi çoğalan Amerikan/NATO üslerine ilave olarak, Rumlar da Kıbrıs’ta Fransızlara üs kolaylıkları sağlamak suretiyle, Ege ve Doğu Akdeniz’deki muhtemel gayrimeşru hamleleri öncesinde arkalarını sağlama almaya çalışmaktalar. (1)

Rum-Yunan ikilisi, bitmeyen sinsi planlarıyla tarih oyunca olduğu gibi şimdi de Türk Düşmanlığı yapmaktadır. Bu amaçla ABD ve AB üyesi ülkelerle, İsrail ile ve Mısır başta olmak üzere, Suriye, Lübnan gibi bazı Arap ülkeleriyle ittifaklar yaparak Doğu Akdeniz’i kendi çıkarlarına fakat Türkiye aleyhine her türlü oluşuma ortak olmaktadır. Doğu Akdeniz’de bölge ülkeleriyle oluşturmakta olduğu ittifaklar zinciriyle hem kendi cephelerini güçlendiriyorlar hem de Türkiye’yi kuşatma, Kıbrıs Türkünü boğma hamlelerine devam ediyorlar.

Yazılanlara göre Türkiye’nin 280 yıllık gaz ihtiyacını karşılayacak kapasitede olan Doğu Akdeniz’in doğalgaz rezervi (15 trilyon metreküp) tüm dünyanın ilgisini çekmekte olduğundan Yunan-Rum ikilisi bunu çok iyi kullanıyor.

Türkiye’nin tercih ettiği İHVAN’cı politikalar nedeniyle, Arap-İslam âleminde Müslüman Kardeşleri muhatap alması, Suriye ve Mısır örneğinde olduğu gibi Devlet Başkanlarına karşı durması da Yunan’a yaradı. Bu suretle biz bölge ülkelerini kaybederken Yunanistan ilişkilerini geliştirerek doğalgaz yataklarını kullanacak anlaşmalara imza attılar.

Kıbrıs’ta ise Türkiye ve KKTC Yönetimleri, oluşturdukları politikalarla kendi ayağımıza kurşun sıkmakta.(Detayları ayrı bir yazı konusu)

Dışımızda bu gelişmeler olurken ABD’nin şeytani bir planla güneyimizdeki ülkelerin demografik yapısını IŞİD eliyle değiştirdiğini unutmayalım. Bölgenin gerçek sahipleri olan Arap ve TÜRKMENLER,  radikal İslami örgütlerin vahşi katliamlarıyla etnik temizliğe tabi tutularak öz yurtlarından, ata topraklarından uzaklaştırıldı. Daha sonra sözde IŞİD’e operasyon bahanesiyle ABD desteğinde PKK uzantısı PYD/YPG unsurları bölgeye yerleştirildi. Biraz teselli bulduğumuz tek husus, Türkiye’nin “Fırat Kalkanı” ve Zeytin Dalı” operasyonlarıyla güney sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalışılan ve Akdeniz’e ulaşması planlanan PKK/PYD koridorunun önü kesildi.

Bütün bunların yanında pimi çekilmiş el bombası gibi içimize bulunan, Suriye’den kaçarak ülkemize sığınmış 4 milyon göçmenin durumu geleceğimiz açısından çok büyük riskler taşımakta. Bunun bedeli ileriki yıllarda ağır bir fatura olarak ödeyeceğimiz bir miras olarak gelecek nesillere kötü bir miras olarak kalacak.

“Terörle göstere göstere yapılanın yoğun göçle sinsice yapıldığı, geleceğimizin karartıldığı, göç tehdidinin içimizde ur gibi büyütüldüğü, diğer tehditlerin önüne geçmekte olduğu halen görülmüyor mu?” diye soruyor, Yeniçağ gazetesindeki köşesinde Cahit Armağan Dilek… Bir düşünün bakalım, haksız mı?

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk. Yrd.

K  A  Y  N  A  K…………………………..:

(1)    Yeniçağ: Ege’de Kerpe Adası’na ABD-NATO üssü – Cahit Armağan Dilek

(2)    Yeniçağ: Suriyeli göçü Truva Atı operasyonudur – Cahit Armağan Dilek

Yorumlar

İlginizi çekebilir

AB DESTEKLİ YUNAN VAHŞETİ

AB DESTEKLİ YUNAN VAHŞETİ

Tema Tasarım | AnatoliaWeb