Eski Türkçede “Ben ne söylerim, tamburam ne çalar.” biçiminde bir deyim vardır. Şu PKK’nın (güya)fesih ve (güya) silah bırakma sürecini dışarıdan izlerken memleketimizin ve milletimizin geleceği için kaygılanıyorum. Konu sihirli sözcük BARIŞ olunca akan sular duruyor. Pek çok siyasetçi, gazeteci, entelektüel, “BARIŞA KARŞI” damgası yerim korkusuyla Bahçeli ile Erdoğan’ın çaldığı havaya uygun kıvırmaya çalışıyor da pek hevesli ve inançlı oldukları söylenemez.

Sorular ve sorunlar çok. Önce “Bu süreç nasıl oldu da birden ortaya çıktı ve üstelik de geçmişin en azılı PKK-DEM düşmanı Bahçeli tarafından fırına verildi?” sorusunun cevabı verilmeli. Hükümet kanadından, özellikle S. Soylu zamanındaki açıklamalara bakılırsa, PKK sınırlarımız içinde iyice zayıflamıştı, üç beş militanı kalmıştı, artık militan devşiremiyordu. Madem PKK bitmişti neden birden, sanki devletle eşit bir silah gücüne sahipmiş gibi muhatap alınmaya başlandı ve kanlı katil Öcalan sayın kurucu önder mertebesine yükseltilerek dışarı salınması, meclise gelip konuşması gündeme getirildi.

Sorunun cevabı, ayrıntıları belli olmasa da ana hatlarıyla belli. Bu süreç kesin biçimde ABD’nin ve onun Türkiye’deki vekilleri olan Bahçeli-Erdoğan ikilisinin tezgâhı. Ve elbette ki Gazze Şeridini işgal eden, Suriye’yi 24 saat içinde işgal edebileceği bir kıvama getiren İsrail’den bağımsız değil. ABD yıllardır Suriye’de bir Kürt devleti inşa etme çabasında. Birkaç yıl önce, IŞİD ile mücadele tezgâhı ile Irak’tan, Türkiye’den yüzlerce PKK militanı hükümetin gözetiminde ROJAVA denilen bu yeni yapılanma bölgesine geçiş yaptı. ABD buradaki PKK uzantılarını yıllardır eğitti, ağır silahlarla donattı. Buradaki örgüt liderlerini devlet başkanı düzeyinde ağırladı.

Hükümet, CHP’ye dönük saldırgan uygulamaları AHTAPOT kavramıyla ifade ederken gerçek ahtapotu gözden kaçırma peşinde. GERÇEK ahtapot APO’nun en tepede yer aldığı KCK denen yapılanmadır. PKK pek çok ülkede kolu olan ahtapot benzeri bu yapılanmanın sadece Türkiye’deki koludur. Kısa sürede farklı bir isimle yeniden terör sahnesine çıkması çocuk oyuncağıdır. PKK’nın fesih ve silah bırakma oyununa inandık diyelim. KCK’nın Irak, Suriye ve İran’daki uzantıları üzerinde etkimiz var mı? Bahçeli-Erdoğan APO’nun çağrısının ahtapotun diğer ülkelerdeki kollarını kapsadığını söylese de tambura başka hava çalıyor. Hem DEM Parti hem kandil çağrıda böyle bir ifadenin olmadığını söylüyor. Maalesef doğru söyleyen bu sürecin Hükümet kanadı değil. Adeta kahramanlık payesi kazandırdıkları terör örgütü ve uzantıları. Onlar yerlerinde sabit, fırıldak misali esen rüzgâra göre dönense hükümet kanadı.

Hükümet pazarlık yok dese de yalan. Belli ki APO dahil pek çok teröristin affı pazarlık konusu. Terör kanadı “top artık hükümette”, Adalet bakanı laubali biçimde “Top oynamıyoruz” diyor.

Bu işi ciddiye aldık diyelim. BİZZAT BU SÜRECİN TEZGÂHTARI BAHÇELİ’NİN ŞU SÖZLERİNDEN BELLİ Kİ ORTADA BİR PLANLAMA YOK.

“Silahların ne zaman, nerelere, hangi şartlar dahilinde, hangi sınır ve ölçekte bırakılacağı…

Bunun zaman ve mekan parametrelerini analiz ederek teknik takip ve gözetiminin kimler tarafından ve nasıl sağlanacağı…

Feshedilen PKK’dan PYD/YPG’ye muhtemel geçiş ve intikallerin denetim ve kontrolünün eşzamanlı ve eşgüdüm halinde nasıl ve ne şekilde temin edilip edilmeyeceği…

Silah bırakan örgüt militanlarından suça bulaşmış ya da bulaşmamış olanların tasnif ve tefrikinin nasıl yapılacağı…

PKK’ın lider kadrosuyla ilgili alınacak tedbirlerin kapsam ve hududunun ne olacağı…

MİMAR DEVLET BAHÇELİ AKLI’na göre bile bunlar belli değilse yapılanların anlamı nedir Allah aşkına!

Terör kanadı açıkça APO’ya özgürlük istiyor, Adalet bakanı, “Söz konusu değil.” diyor. Terör kanadı, “Lozan, 1924 Anayasası” diyor, hükümet kanadı “olmaz” diyor. DEM Grup başkan vekili mecliste Kürtçe konuşuyor. MHP’li grup başkan vekili mikrofonu kapatıyor. Böyle bir süreç nasıl hayırlara vesile olabilir?

Terör örgütü kendisini feshettiğini açıkladı ama bunu açıklarken gelinen noktayı silahlı propaganda faaliyetinin sağladığı bir zafer olarak ilan etti. Hükümet kanadı ise buna örtülü onay vererek devleti küçük düşürdü.

Gerçek şu: Milletin gözü önünde göstermelik bir oyun oynanıyor. Ancak asıl oyun kapıların ardında gizlice oynanmakta. İktidarın gerçekte bu süreçten bir barış devşirme niyeti yok. İsrail’i bahane ederek “İÇ CEPHEYİ TAHKİM” diye uyguladıkları projenin içerideki amacı ERDOĞAN’IN KOLTUĞUNU ÖLENE DEK TAHKİM. Dışarıdaki ve asıl tehlikeli amacı ise İSRAİL’İN BÖLGEDEKİ KONUMUNU TAHKİM.

Gidişat tehlikeli ve vahim. Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne dönük organize bir saldırı altındayız. Millet olarak dikkatli ve uyanık olmamız gerekiyor muhterem vatandaşlarım.

EN KALBİ SAYGILARIMLA

MEHMET MAHMUT YILDIZ

ŞAHLANIŞ PARTİSİ KURUCU GENEL BAŞKANI