Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 1.11.2025 1331 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

Geçmişin Gölgesinde Bugünü Tartışmak

Son yıllarda dikkatimi çeken bir husus var: Dünyanın hiçbir yerinde, geçmişteki devlet yöneticilerine bizim ülkemizdeki kadar ağır ithamlarla yaklaşan bir anlayışa rastlamadım. Ne Batı’da ne Doğu’da, ne Avrupa’da ne de Asya’da tarihî şahsiyetler kendi milletlerinin kalem erbabı tarafından bu derece hırpalanmıyor. Oysa bizde, okuryazar kesimin bir bölümü Osmanlı Devleti’ni ve padişahlarını ağır ifadelerle suçlarken; bir kısmı da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucularını, doğrudan olmasa da olumsuz bir dille tenkit etmeyi alışkanlık haline getirmiş durumda.

Oysa tarih, milletlerin ortak hafızasıdır. Bir toplumu millet yapan değerlerin en güçlü taşıyıcısı geçmişidir. Geçmişi inkâr etmek, geleceği köksüz bırakmaktır. Osmanlı da bizimdir, Cumhuriyet de bizimdir. Her biri, bu topraklarda bir iradenin, bir inancın, bir medeniyet yürüyüşünün farklı dönemlerdeki tezahürüdür. Biri diğerinin karşıtı değil, aksine tamamlayıcısıdır. Bu iki dönemi birbirine rakip gibi görmek, aslında milletin kendi tarihî devamlılığını parçalamak anlamına gelir.

Tarihi kişiler ve dönemler üzerinden bugünü yargılamak kolaydır. Zor olan, o dönemlerin şartlarını doğru okuyup bugüne ders çıkarabilmektir. Osmanlı’nın çöküşünü anlamadan Cumhuriyet’in doğuşunu kavrayamayız; Cumhuriyet’in kuruluş sancılarını bilmeden bugünkü sorunlarımızı sağlıklı değerlendiremeyiz. Oysa bizde genellikle geçmişe ya toz kondurulmaz ya da tozdan ibaretmiş gibi davranılır. Bu iki uç yaklaşım da hakikate hizmet etmez.

Türkler tarih boyunca nice devletler kurmuş, her defasında insan merkezli bir yönetim anlayışıyla dünyaya örnek olmuştur. Devlet kuran iradeler, kuruluş anlarında adalet, liyakat ve merhamet eksenli sistemler inşa etmişlerdir. Ancak zaman içinde bu kurucu ilkelerden sapmalar yaşandığında, çöküş de kaçınılmaz hale gelmiştir. Bugün yaşadığımız birçok problem, aslında kurucu iradelerin ortaya koyduğu bu yüksek anlayışın yozlaşmasından kaynaklanmaktadır.

Dolayısıyla yapılması gereken, geçmişin mirasını kavga konusu yapmak değil; o mirası anlayarak geleceğe yön verecek fikir ve projelere dönüştürmektir. Ülkemizin huzura, refaha ve istikrara kavuşması; tarihimizle barışık, insanı merkeze alan bir zihniyetin yeniden hâkim kılınmasıyla mümkündür. Akademisyenlerimiz, yazarlarımız, aydınlarımız enerjilerini eski defterleri karıştırmaya değil, geleceğin inşasına harcamalıdır. Dün kimin haklı, kimin haksız olduğu tartışmasını bir kenara bırakıp, yarın çocuklarımıza nasıl bir ülke bırakacağımızı konuşmanın vakti gelmiştir.

Tarih ne kutsal bir put ne de yıkılması gereken bir enkazdır. Tarih; ders alınırsa öğretmen, inatla görmezden gelinirse cezalandırıcı bir yargıçtır. Bizim yapmamız gereken, geçmişi sevmek ya da nefret etmek değil, ondan öğrenmektir. Milletler, geçmişlerini doğru okuyabildikleri ölçüde geleceğe güvenle yürüyebilirler.

Köklü bir geçmişe sahip olan Türk milleti, yeniden kendi medeniyet iddiasını hatırladığı gün, bugünkü kısır tartışmaların yerini üretken bir gelecek vizyonu alacaktır. O gün geldiğinde ne Osmanlı’ya haksızlık yapılacak ne Cumhuriyet’in kurucularına gölge düşürülecektir. Çünkü hakikat, her iki dönemin de bu millete hizmet etmek için doğduğunu bize hatırlatacaktır.

Mehmet Mahmut Yıldız

Şahlanış Partisi Kurucu Genel Başkanı

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb