Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 19.11.2025 967 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

SİYASETİN GÜRÜLTÜSÜ ARASINDA KAYBOLAN HAKİKAT

Ülkemizin siyasi gündemine uzun bir süredir mesafeli durmayı tercih ettim. Bu bir ilgisizlik değil; bilakis her ulusal kanalın, her tartışma programının, her siyasi açıklamanın satır aralarını dikkatle izlediğim bir sessizlik dönemiydi. Gürültünün içinde hakikati duyabilmek için insanın bazen geri çekilmesi gerekir. Fakat ne yazık ki bu süreçte gördüm ki hem iktidarın hem muhalefetin verdiği yanıtlar, Türkiye’nin ağırlaşan sorunlarına çözüm sunmaktan her gün biraz daha uzaklaşıyor.

Yargının Siyasallaşması ve İBB Tartışmalarının Anlattıkları

Bugün kamuoyunda en çok tartışılan başlıklardan biri, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve yakın çevresi hakkında hazırlanan, binlerce sayfayı bulan fakat somut içerikten yoksun olduğu iddia edilen dosyalar. Yargının kimlere, neyin karşılığında, hangi amaçla harekete geçtiği artık açık bir soru hâline geldi.

İktidarın yargıyı siyasetin bir uzantısına dönüştürmesi yeni değil; ancak bu kadar alenileşmesi, toplumu asıl gündeminden koparıyor. Gerçek meseleler –ekonomi, üretim, tarım, genç işsizliği, liyakat, adalet beklentisi– hiç konuşulmuyor.

Kamuoyunun önüne çıkarılan siyasi dosyaların çoğu, gerçekte çözülemeyen sorunların üzerini örtmeye yarayan sis bulutlarından ibaret. Benim açımdan mesele son derece nettir: Çiğ yemedim ki karnım ağrısın. Bu ülkede hukuktan korkması gereken, hukuku araçsallaştıranlardır.

DP–Demirel Mirası Etrafındaki Birlik Tartışmaları ve Siyasi Samimiyet

Son dönemde bir kesim, Demirel misyonu etrafında yeniden bir birlik arayışına girmiş durumda. Bu arayış doğru zeminde olursa değerli olabilir; ancak benim gördüğüm manzara bunun çok uzağında.

Şahlanış Partisi’nin Kurucu Genel Başkanı olarak, ülkenin menfaati adına feragat ettik; Doğru Parti etrafında ortak bir çizgi oluşması için alan açtık. Buna rağmen, yıllar önce yaşanmış düşünce ayrılıklarının hâlâ bugüne taşındığını, kişisel kırgınlıkların ilke ve proje tartışmalarının önüne geçtiğini üzülerek görüyorum.

İktidar baskısından şikâyet edenlerin önce kendi iç tutarlılıklarını, kendi cesaretlerini, kendi proje üretme kapasitelerini sorgulaması gerekir. Korkarım bazıları için “iktidar baskısı” yalnızca üretimsizliğin bahanesi hâline gelmiştir.

Siyaset, geçmiş hesapların değil, geleceğe dair somut projelerin alanıdır. İnsan odaklı programlar ortaya koymuyorsanız, bugün muhalefeti taklit eden bir çıkışsızlığa düşersiniz.

Siyaset Neden Çözüm Üretemiyor?

Bugün Türkiye’de hem iktidarın hem muhalefetin temel problemi aynıdır: Kendilerine güvenmiyorlar. İktidar güvensizliğini baskıyla örtüyor; muhalefet ise bahanelerle gizliyor.

Sonuç olarak ortaya çıkan tablo, toplumun ihtiyaçlarıyla ilgisi olmayan bir rol yapma siyaseti…

Gerçekleri konuşmaktan kaçınan, sorunlara dokunmaktan çekinen, günübirlik polemiklerle kendini var etmeye çalışan bir yapı…

Oysa bu milletin ihtiyacı çok açık:

Üretime dayalı ekonomi,

Tarım ve hayvancılıkta gerçekçi dönüşüm,

Yargıda tarafsızlık ve güven,

Liyakat temelli devlet yönetimi,

Şeffaflık, denetlenebilirlik, hesap verebilirlik.

Bu liste, Türkiye’nin yıllardır bekleyen ama bir türlü cesaret edilemeyen temel reformlarının özetidir.

Sonuç: Korkmadan Konuşma Vakti

Şahsen ne iktidarın baskısından ne de yargının gölgesinden korkuyorum. Çünkü korkacak bir hesabım yok. Toplumun yararına gördüğüm her konuda bugün de konuşurum, yarın da konuşurum.

 

Bugün susmak kolaydır, fakat yarın konuşmak için zemin bulamayabiliriz. Bu nedenle Türkiye’nin hem iktidarına hem muhalefetine çağrım açıktır:

Hakikati eğip bükmeden konuşun. Projeler üretin. İnsanı merkeze alın. Bu milletin sorunları, siyasi hesaplardan daha değerlidir.

Siyasetin gürültüsü arasında kaybolan hakikati yeniden gün yüzüne çıkarmak zorundayız. Çünkü başka Türkiye yok; başka bir gelecek de yok.

Mehmet Mahmut Yıldız

Siyasetçi:

Şahlanış Partisi Kurucu Genel Başkanı

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb