Günlerden 10 KASIM 2025 ve saat dokuzu beş geçiyor. Herkes sustu, siren çalıyor gemiler, trenler, motorlu ve motorsuz tüm araçlar. Hiç kıpırdamıyor dalındaki yapraklar, ağaçlar bile dimdik duruyor üzgün ve süzgün. Hiç kıpırdamadan, hazır ol da duruyor genç ve yaşlı tüm insanlar. Yerler, gökler inliyor, denizler durgun. Kurdun bile sesi çıkmıyor, uluyordu dün…

Milletçe ayaktayız ve saygı duruşunda duruyoruz. Gözyaşlarımızı tutamadık ağladık, başlarımız öne eğik. Bayrağımızı yarıya indirdik. Atatürk’ü anıyoruz ve arıyoruz hem de didik didik. Biz O’nu çok çok özledik ve bugün yine, milletçe O’nun manevi huzuruna geldik.

Ulu Önderimiz, Gazi ve Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK’ün doğduğu günden bu güne kadar 144 yıl geçmiştir. Atatürk yaşasa idi bu gün 144 yaşında olacaktı. Hani diyoruz ya, Mustafa Kemaller ölmez. O’ ölmedi içimizde yaşıyor…

Buna rağmen gerçekler çok acı. O’da her fani gibi 1881 yılının takvim yapraklarındaki hayırlı bir gününde dünyaya geldi ve 87 yıl önce 10 KASIM 1938’de “Saat dokuzu beş geçe” 57 yaşında iken İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında hayata gözlerini kapadı. Doğduğu yer Selanik’tir bilirim, ben bu gerçekleri ilkokula başladığımda öğrenmiştim. Selanik 1881’li…tarihlerde bizimdi bizim.

O’nun Babası Ali Rıza Efendi, Annesi de Zübeyde Hanımdır. Anasından helal süt emen Mustafa, emekledi, yürüdü, koşarak okullara gitti ve okudu. Mahalle Mektebini, Selanik Askeri Rüştiyesini, Manastır Askeri İdadisini bitirdi, …O’nun hedefi Harbiye idi. 13 MART 1899’da Harbiye’ye girdi ve başarı ile bitirdi, ardından Harp Akademisine girdi ve 1905’de Kurmay Subay olarak mezun oldu.

Ali Rıza oğlu 1881 doğumlu Mustafa’nın adına okul yıllarında “Kemal” eklendi ve adı Mustafa Kemal oldu. Kurmay Subay olarak kıta görevlerine atanan Mustafa Kemal’in cepheden cepheye koştuğu zor ve çileli mücadele yılları başlamıştı…

Ne zaman ki, 30 EKİM 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi hükümleri gereğince yurdumuz işgal edilmeye başladı. İngilizler 13 KASIM 1918’da İstanbul’u, Yunanlılar 15 MAYIS 1919 ‘da İzmir’i işgale başladı, Mustafa Kemal’de içten içten kükremeye başladı. Derken, İtalyan ve Fransızlar güneyden ve güney doğudan olmak üzere yurdumuzun her köşesi fiilen işgal ediliyordu. Bir de bu yetmezmiş gibi Osmanlı Hükümeti 10 AĞUSTOS 1920 ‘de Sevr Antlaşmasını imzaladı.

Geldikleri gibi giderler diyen Mustafa Kemal, mütareke hükümlerini ve Sevr Antlaşmasını hiçe sayarak yurdumuzun düşman işgalinden kurtarılması için dâhiyane planlar yapıyordu. 19 Mayıs 1919 ’da Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı ile başlayan Kurtuluş Savaşımız 24 Temmuz 1923’de Lozan Antlaşmasının imzalandığı ve devletimizin tapu senedini aldığı tarihe kadar devam etmiştir.

Bu zorlu kurtuluş mücadelesinde  “5 yıl, 5 ay ve 12 günde” Ulu Önderimiz, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptıklarına ve milletimize armağan ettiklerine şöyle bir bakalım;

19 MAYIS 1919 Atatürk’ün Samsun’a çıkışı, Havza Genelgesi ve Amasya Tamiminin yayınlanması, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin yapılması, 23 NİSAN 1920’de TBMM’nin açılması, 22 gün, 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılması, Büyük Taarruzun 30 AĞUSTOS 1922’de Zaferle sonuçlanması, 9 EYLÜL 1922’de İzmir’in ve yurdumuzun düşman işgalinden kurtarılması. Durdu mu Atatürk durmadı… Yurdumuzu düşmandan temizledikten sonra, daha neler neler yaptı;

29 EKİM 1923’de Cumhuriyet’in ilan edilmesi, 3 MART 1924’de Halifeliğin Kaldırılması, 1 KASIM 1924 ‘de Saltanatın Kaldırılması… ve nice Yeniliklerle, Atatürk’ün ortaya koyduğu İlkelerin ve yıkılmaz Devrimlerin yaratılması “ATATÜRK İLKE ve İNKILAPLARI’nın yaratılması” ve miras olarak Vatanın ve Cumhuriyetin Türk Gençliğine ve Türk Milletine emanet edilmesi.

Atatürk; tüm bu yaptıklarını miras olarak ” Ey! Türk Gençliği… diye başlayan tarihi Hitabesi ile”… Türk Gençliğine emanet etmiştir. İşte biz onun için Türk Vatanının, Türk İstiklal ve Cumhuriyeti’nin bekçileriyiz. Şimdi nöbet sırası bizde, sağ olduğumuz müddetçe nöbet görevimizi sürdüreceğiz.

Biz biliriz ki, asker ölmediği müddetçe nöbet yerini “Vatanı’nı” terk etmez, bu vatan bizimdir bizim.  Biz Mustafa Kemal’in Askerleriyiz…

Atatürk; 40 yaşında iken “19 EYLÜL 1921 tarihinde “ TBMM tarafından Mareşallik rütbesi ile ödüllendirilmiş, aynı tarihli karar ile Gazilik Unvan ve Şerefine de erişmiştir. Atatürk 43 yaşına kadar cepheden cepheye koşmuştur. Geriye kalan 14 yıllık ömründe de hiç durup dinlenmeden Vatanımız, Cumhuriyetimiz ve Milletimizin refahı için çalışmıştır.

Bizim Ulu Önderimiz; Gazi, Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK’tür. ATATÜRK soyadını O’na TBMM kararı ile milletimiz vermiştir.

Yedi yaşımda, ilkokula başladığımda öğrendiğim gibi söylüyorum ATATÜRK; 1881’de Selanik’te doğmuştur, 10 Kasım 1938’de “Saat Dokuzu Beş Geçe” 57 yaşında iken İstanbul’da Dolmabahçe Sarayında hayata gözlerini kapatmıştır. Ruhun şad olsun Aziz ATATÜRK nurlar içerisinde yat ve rahat uyu. Üzülmez olur muyuz, milletçe çok, hem de çok “Üzülüyoruz Ama Ağlamıyoruz.”Biz O’nun gösterdiği yolda, muasır medeniyet seviyesinin de üzerine çıkmak için var gücümüz ile çalışıyoruz.

ATATÜRK; Sultanlık, Emirlik, Krallık ve Padişahlık idarelerini hiç düşünmemiştir. Bütün bunlardan öteye Cumhuriyeti ilan ederek Türk Milletine armağan etmiştir.

Ulu Önderimiz, Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK’üm seni ve senin silah arkadaşlarını, Kahraman Gazilerimizi ve Aziz Şehitlerimizi bir kere daha rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Ruhlarınız şad olsun.

ATAM: Her 10 KASIM’da olduğu gibi bugün 10 KASIM 2025’de de milletçe seni ANIYORUZ ve ARIYORUZ. Manevi huzurunda saygı ile eğiliyor ve seni selamlıyoruz ve sana dualar ediyoruz. Bugün bunun nişanesi olarak, yurdumuzun semalarında dalgalanan Şanlı Bayrağımızı, senin için yarıya indirdik, Aziz ATAM, ATATÜRK’üm.

Atam sen rahat uyu; Türkiye Cumhuriyeti İlelebet Payidar Kalacaktır, Yaşasın Cumhuriyet,

Ne Mutlu Türk’üm Diyene!  diye diye dünyaya haykırıyoruz. Biz, Mustafa Kemal’in Askerleriyiz…

Muharrem KAYNAK

10 KASIM 2025

GÜNLERDEN ON KASIM ve SAAT DOKUZU BEŞ GEÇİYOR

Atam, bugün On Kasım, saat dokuzu beş geçiyor

Atam, bugün On Kasım, sirenler çok acı çalıyor

Atam, bugün gemi ve trenler yeri, göğü deliyor

Atam, bugün üzgünüz, içimizde ağlayanlar var

Atam, bugün kıpırdamıyor, dalındaki yapraklar

Atam, milletimiz üzgün, ağlıyor genç ve yaşlılar

Atam, milletimiz yasta, yarıya indi bayraklar

Atam, milletimiz derki, bayrakta şehit kanı var

Atam, milletimiz seni her gün dualarla anar

Atam, milletimiz seni Atatürk’üm diye anar

Atam, bugün hazır olda durduk, hiç kıpırdamadan

Atam, bugün millet huzurda, gitmiyor huzurundan

Atam, bugün yerler, gökler inliyor, denizler durgun

Atam, bugün kurdun sesi çıkmıyor, uluyordu dün

Atam, bugün cumhuriyetimiz var, onu da sen kurdun

Atam, biz nöbetteyiz, duy bizi, biz daha ölmedik

Atam, biz senin yüksek huzurunda selama durduk

Atam, biz gözyaşlarımızı tutamadık, ağladık

Atam, biz öksüz ve üzgünüz, başımız öne eğik

Atam, biz bugün bayrağımızı yarıya indirdik

Atam, biz seni her gün anıyoruz ve arıyoruz

Atam, biz seni anıyor ve her zaman arıyoruz

Atam, biz seni millet dara düşünce arıyoruz

Atam, biz seni seviyor ve izinden gidiyoruz

Atam, biz seni her an içimizde hissediyoruz

16’lı hece ölçüsü ile

Muharrem KAYNAK

10 KASIM 2025

“Günlerden On Kasım ve Saat Dokuzu Beş Geçiyor” başlıklı şiirimle ilgili olarak: Öncelikle Ulu Önderimiz, Gazi Mareşal Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 10 KASIM 2025’deki ölüm yıl dönümünde anılması ve okunması amacı ile yazı yazarken, aklıma böyle bir şiir yazmak geldi.

Şiiri yazdım ve günlerce mısra ve heceleri sayarak değiştirip, düzelttim. Başlangıçta dörder mısralı dört kıta vardı. Sonra kıtalar beşer mısralı oldu ve kıta sayısı da dörtten beşe yükseldi.

Inci Kıtayı       : ….Atam Bugün………. .diye başlayan mısralarla,

IInci Kıtayı      : ….Atam Milletimiz…..diye        “

IIIncü Kıtayı    : ….Atam Bugün………..diye        “

IVncü Kıtayı    : ….Atam Biz……………. diye        “

Vnci Kıtayı      : ….Atam Biz Seni ……..diye başlayan mısralarla yazmaya devam ettim ve beş adet beşlik, toplam 25 mısralık “16’lı hece ölçüsü ile” bir şiir yazdım. İnşallah okuyucularım tarafından beğenilir.