Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 25.06.2025 1086 Görüntüleme
Muharrem Kaynak

Muharrem Kaynak

İZMİR SEVDASI

İzmir’i çok seviyorum, benim için İzmir en sade ve en güzel bir şiirdir, ama İstanbul tadı pek de hoş almayan bir şiirler çorbasıdır. Buna rağmen İstanbul’u aşureye benzetmenin daha iyi olacağına inanırım diyen bendim. 1995’de İstanbul’da basılan ve yayınlanan beşinci Şiir Kitabım “Mesaiye Kalan Güneş’in” ön sözünde bu ifadeleri aynen bulabilirsiniz.

Yıllar sonra İstanbul’dan, en sade ve en güzel bir şiir ve şehirdir dediğim İzmir’ e taşındım ve sevdalısı olduğum bu güzel şehrin havasını teneffüs ediyorum. İnsan sevdalısına şiir yazar, mektup yazar, türkü yakar, şarkı yapar, bende İzmir’ e yazdım. Kısmet ve nasip olursa İzmir’ e ait anılarımı, şiirlerimi ve yazılarımı bir kitap haline getirerek sizlerle paylaşacağım demiştim…

Sevmek öyle bir kavramdır ki, seviyorum, çok seviyorum, deli gibi seviyorum, benim kadar kimse sevemez demek veya seviyorum diye cadde ve sokaklara çıkıp avazı çıktığı kadar bağırmak, haykırmak falan değildir.

Sevmek; sevdiğine bir şeyler verebilmek, sunmak, armağan etmek, övmek, onu yüceltmek, onu özlemek, onu esirgemek, ona kem gözle bakana veya ona kötü söz söyleyene haddini bildirmek, onun hakkını kimselere yedirmemek, onu kıskanmak, gerektiğinde onun için birçok şeyden feragat edebilmektir. Sevmek, sevgiyi aşka dönüştürebilmektir, o sevdiğin kim veya ne ise onunla sarhoş olabilmektir.

Ben, İzmir’ in meltem ve imbatında sarhoş olurum, fırsat ve vakit buldukça kendimi Kordon’da sahilde bulurum, dalarım beş kapının birisinden kendimi Fuar’da bulurum. Kemeraltı’na da girerim, vaktim ve param varsa hanların on dokuzunu da dolaşır alış veriş ederim.

Vapura binerim Karşıyaka’ya geçerim, trene veya metroya binerim İzmir’ in bir ucundan bir ucuna seyahat ederim. Kafelerde otururum, istersem çay, kahve, istersem rakı veya bira içerim. Yolda yürürken simit bile yerim, kime ne derim, kimseden çekinmem ki ben İzmir’ de hürüm.

Dedim ya, ben İzmir’i, İzmir Efeleri’ni ve Zeybekleri’ni çok severim. İşte İzmir’in Efeler’i ve Zeybekler’i ile ilgili olarak yazdığım “ÇALSIN İZMİR ZEYBEĞİ” şiirim. Sizleri İzmir’den selamlıyorum. Sağlıcakla kalın…

ÇALSIN İZMİR ZEYBEĞİ

Arkadaş, bu gün gözlerin parlıyor, sanki dokuz eylül gibi

Bende gençlik günlerimi hatırladım, gel analım o günleri

Biz o günleri anarken, çalsın, çalsın artık İzmir Zeybeği

Hadi gel dökelim de içimizi, dökülsün mısralar dizi dizi

 

Yar dinlesin beni yar, diz çöken mısralarla eğilsin başlar

Giyelim mor cepkenlerimizi, birde mavi şalvar

Geliyor, geliyor mert efeler, zeybekler ve kızanlar

İlk kurşunu atanlar ve İzmir’de destan yazan kahramanlar

 

Çalarken İzmir Zeybeği, gel beraber gezelim güzel İzmir’i

Konak’ta Hasan Tahsin’i analım, saat kulesi gibi ebedi

Gezelim ve tozalım biraz, Kemeraltı’na girelim

Vaktimiz yeterse, hanların on dokuzuna da girelim

 

Kordon Boyunda yürüyelim, meltem vursun yüzümüze

Denizden serin serin, karadan ılık ılık esen bir rüzgâr

N e denizde iri bir dalga var, …ne de bir kabartı

Güzel İzmir, biz senden öğrendik meltemi ve imbatı

Nefes nefes deniz soluyor, yosun kokusuyla İzmir halkı

 

Akşam olunca, İkinci Kordon’a gidelim, demlenelim

Bence, rakı içelim bu gece, gülelim, eğlenelim

İzmir’in kavaklarını, kırmızı buğday türküsünü de söyleriz

Yörük Ali, Çakırcalı, Çakıcı Mehmet Efe gibi bizde oynarız

 

İçince, çakır keyif efelenir de ayağa kalkarsa birimiz

Sallanıp, dellenince, dur yapma falan der bir diğerimiz

Çıkınca, yürürüz, Fuar’a gireriz, beş kapının birisinden

Hangisinden çıkarız bilmiyorum, ama çıkarız birisinden

 

Basmane, Kahramanlar, İki çeşmelik, Tepecik

Ne olursa olsun, olan olsun, zaten bir gecelik

 

Geriye gelirken, yolun sağı ve solu gazinolarla dolu

Uğrarız, Santana’ ya ve Tantana’ya … hoş geldin derlerse …

Çok oturmayız, şöyle bir bakar ve çıkarız, canımız isterse

Burası İzmir, bırak feleğin gecesini çalma, bu da böyle bir gece

Sabahlarız, gün ışırken çıkarız, baş döndüren o yerden

 

Derken, haydi karşıya, Karşıyaka’ ya gidelim dersem eğer ben

Binelim bir taksiye Konak İskelesi’ ne gidelim, hey ! duydun mu …

Uyan, uyan beraber içtik biz bu rakıyı, hep sen doldurmadın mı?

Sen sarhoş oldun da arkadaş, ben hiç sarhoş olmadım mı?

 

Tut beni, tut, tut elimi tut, tut tutabilirsen,

Tut şimdi Konak iskelesinden gemiye binen beni ..

Benim sesimde güzeldir, dinlesin gemidekiler de beni…

Söyle arkadaş, kaptana söyle, ne olur kırmasın bizi;

Fonda, telefonda, ya da radyoda çalsın çalsın İzmir Zeybeği’ni

Çalsın, çalsın da dinlesin herkes İzmir Efeleri’ni

Efeyiz biz, hem coşar, hem de oynarız, Efeyiz biz

Muharrem KAYNAK

25 HAZİRAN 2025

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb