DOLAR
Alış:
Satış:
EURO
Alış:
Satış:
GBP
Alış:
Satış:
KENEVİR YASAĞI MI, TARIMDA YERLİLİĞE AMBARGO MU?
Türkiye tarımda çok uzun süredir bir kendi kendine yetebilme krizinin içinde. Oysa bu topraklar, iklimi, coğrafyası ve kadim tarım kültürüyle birçok ülkenin gıpta ettiği bir zenginliğe sahip. Ama ne yazık ki, bu potansiyel bir türlü hak ettiği gibi değerlendirilmiyor. Neden? Çünkü uygulanan tarım politikaları, çiftçiyi değil, ithalatçıları; yerli üretimi değil, çokuluslu şirketleri gözetiyor.
Bu yanlış tercihin en çarpıcı örneklerinden biri: Endüstriyel kenevirin görmezden gelinmesi.
Keneviri Yasaklamak, Bilimi Reddetmektir
Endüstriyel kenevir; uyuşturucu olmayan, %0.2’nin altında THC içeren bir sanayi bitkisidir. Ama ne yazık ki hâlâ bu bitkiyle ilgili uygulamalar, bilimsel değil, korku temelli ve ideolojik reflekslerle yürütülüyor. Kenevir, bir “uyuşturucu” gibi yasaklanırken; aslında kağıt, tekstil, inşaat, biyoplastik, gıda ve enerji sektörlerinin yerli ham madde ihtiyacını karşılayabilecek muazzam bir çözüm elimizin tersiyle itiliyor.
Tarımda İthalata Bağımlılık Bilinçli Bir Tercih midir?
Kenevir üretimi; toprağa zarar vermeyen, az su tüketen, çok yönlü fayda sağlayan bir ürünken, neden bu kadar geri planda tutulur?
Çünkü yerli üretim güçlenirse, girdi ithalatı düşer. Mazot, gübre, tohum, ilaç gibi kalemlerde dışa bağımlılık azalır. Tarımda ithalata dayalı model çöker. Ve ne yazık ki bu durum, yıllardır tarımı ithalatla yöneten zihniyeti rahatsız eder.
Kenevirin yaygınlaşması; sadece üreticiyi değil, ithalatçı tarım lobilerini de tedirgin eder. İşte bu yüzden kenevir üretimi 19 ilde sıkı denetimlere tabi tutulur, başvuru süreçleri caydırıcı hale getirilir, medya keneviri bilinçli şekilde karalamaya devam eder.
İktidarlar Kimin Tarafında?
Bugün çiftçi mazot alamıyor, tohum pahalı, gübreye erişim zor. Kendi topraklarında üretim yapamayan bir çiftçi, tüketiciye de yük olur. Ama bu gerçek bile, tarım politikalarını yönetenleri pek ilgilendirmiyor.
İktidarlar sürekli “yerli ve milli” sloganları atarken; tarımda dışa bağımlılığı derinleştiren politikaları sürdürüyor. Kenevir gibi bir ürüne yatırım yapmak yerine, ithal soya yağı, ithal pamuk, ithal kâğıt, ithal yemle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Bu bağımlılık, sadece ekonomik değil; aynı zamanda stratejik bir teslimiyet anlamına geliyor.
Ne Yapılmalı?
Bu gidişata itiraz eden herkesin sesini yükseltmesi gerekiyor. Tarım politikası; sadece çiftçinin değil, her vatandaşın meselesidir. Kenevir üretimi acilen şu adımlarla desteklenmelidir:
Üretim izni tüm illere yayılmalı, bürokratik engeller kaldırılmalı
Kenevir destekleme kapsamına alınmalı, çiftçiye teşvik verilmeli
İşleme tesisleri devlet ve yerel yönetimlerce desteklenmeli
Kooperatifleşme teşvik edilmeli, kırsalda istihdam yaratılmalı
Endüstriyel kenevir, ulusal tarım stratejisinin parçası olmalı
Sonuç: Tarımda Kurtuluş, Topraktan Geçer
Eğer bu topraklara sadakatimiz varsa; çözüm ithalatta değil, yerli üretimin ta kendisindedir. Endüstriyel kenevir, Türkiye’nin tarımda tekrar ayağa kalkmasının güçlü bir sembolüdür.
Ama unutmayalım: Keneviri üretmek bir tercih değil, geleceğe sahip çıkma sorumluluğudur.
Mehmet Mahmut Yıldız
Şahlanış Partisi Kurucu Genel Başkanı
Yorumlar
Benzer Yazılar
-
KENEVİR: UYANIŞIN VE KURTULUŞUN ADI OLABİLİR
-
KISIR DÖNGÜLER VE SUNİ GÜNDEMLERİN GÖLGESİNDE GERÇEKLER
-
SREBRENİTSA SOYKIRIMI
-
ÇUVAL
-
Siyaset Meydanı Kutuplaşma Değil, Hizmet Yarışı Olmalıdır
-
Yolsuzluğa Sessizlik, Suça Ortaklıktır
-
ÇAMERYA SOYKIRIMI
-
MUHALEFET PARTİLERİ İÇ ÇEKİŞMELERİNİZİ EGOLARINIZI BİR TARAFA BIRAKIN SORULARA ÇÖZÜM ORTAYA KOYUN
-
İZMİR SEVDASI
-
Unvanın Hakkını Vermek: Nefsaniyet Değil, Millet İçin Hizmet
-
BU SAVAŞ BİZİM DE SINAVIMIZ
-
KENEVİR YASAĞI MI, TARIMDA YERLİLİĞE AMBARGO MU?