Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 16.06.2025 527 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

KENEVİR YASAĞI MI, TARIMDA YERLİLİĞE AMBARGO MU?

Türkiye tarımda çok uzun süredir bir kendi kendine yetebilme krizinin içinde. Oysa bu topraklar, iklimi, coğrafyası ve kadim tarım kültürüyle birçok ülkenin gıpta ettiği bir zenginliğe sahip. Ama ne yazık ki, bu potansiyel bir türlü hak ettiği gibi değerlendirilmiyor. Neden? Çünkü uygulanan tarım politikaları, çiftçiyi değil, ithalatçıları; yerli üretimi değil, çokuluslu şirketleri gözetiyor.

Bu yanlış tercihin en çarpıcı örneklerinden biri: Endüstriyel kenevirin görmezden gelinmesi.

Keneviri Yasaklamak, Bilimi Reddetmektir

Endüstriyel kenevir; uyuşturucu olmayan, %0.2’nin altında THC içeren bir sanayi bitkisidir. Ama ne yazık ki hâlâ bu bitkiyle ilgili uygulamalar, bilimsel değil, korku temelli ve ideolojik reflekslerle yürütülüyor. Kenevir, bir “uyuşturucu” gibi yasaklanırken; aslında kağıt, tekstil, inşaat, biyoplastik, gıda ve enerji sektörlerinin yerli ham madde ihtiyacını karşılayabilecek muazzam bir çözüm elimizin tersiyle itiliyor.

Tarımda İthalata Bağımlılık Bilinçli Bir Tercih midir?

Kenevir üretimi; toprağa zarar vermeyen, az su tüketen, çok yönlü fayda sağlayan bir ürünken, neden bu kadar geri planda tutulur?

Çünkü yerli üretim güçlenirse, girdi ithalatı düşer. Mazot, gübre, tohum, ilaç gibi kalemlerde dışa bağımlılık azalır. Tarımda ithalata dayalı model çöker. Ve ne yazık ki bu durum, yıllardır tarımı ithalatla yöneten zihniyeti rahatsız eder.

Kenevirin yaygınlaşması; sadece üreticiyi değil, ithalatçı tarım lobilerini de tedirgin eder. İşte bu yüzden kenevir üretimi 19 ilde sıkı denetimlere tabi tutulur, başvuru süreçleri caydırıcı hale getirilir, medya keneviri bilinçli şekilde karalamaya devam eder.

İktidarlar Kimin Tarafında?

Bugün çiftçi mazot alamıyor, tohum pahalı, gübreye erişim zor. Kendi topraklarında üretim yapamayan bir çiftçi, tüketiciye de yük olur. Ama bu gerçek bile, tarım politikalarını yönetenleri pek ilgilendirmiyor.

İktidarlar sürekli “yerli ve milli” sloganları atarken; tarımda dışa bağımlılığı derinleştiren politikaları sürdürüyor. Kenevir gibi bir ürüne yatırım yapmak yerine, ithal soya yağı, ithal pamuk, ithal kâğıt, ithal yemle ayakta kalmaya çalışıyoruz. Bu bağımlılık, sadece ekonomik değil; aynı zamanda stratejik bir teslimiyet anlamına geliyor.

Ne Yapılmalı?

Bu gidişata itiraz eden herkesin sesini yükseltmesi gerekiyor. Tarım politikası; sadece çiftçinin değil, her vatandaşın meselesidir. Kenevir üretimi acilen şu adımlarla desteklenmelidir:

Üretim izni tüm illere yayılmalı, bürokratik engeller kaldırılmalı

Kenevir destekleme kapsamına alınmalı, çiftçiye teşvik verilmeli

İşleme tesisleri devlet ve yerel yönetimlerce desteklenmeli

Kooperatifleşme teşvik edilmeli, kırsalda istihdam yaratılmalı

Endüstriyel kenevir, ulusal tarım stratejisinin parçası olmalı

Sonuç: Tarımda Kurtuluş, Topraktan Geçer

Eğer bu topraklara sadakatimiz varsa; çözüm ithalatta değil, yerli üretimin ta kendisindedir. Endüstriyel kenevir, Türkiye’nin tarımda tekrar ayağa kalkmasının güçlü bir sembolüdür.

Ama unutmayalım: Keneviri üretmek bir tercih değil, geleceğe sahip çıkma sorumluluğudur.

Mehmet Mahmut Yıldız

Şahlanış Partisi Kurucu Genel Başkanı

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb