reklam
reklam reklam reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 2.10.2020 3371 Görüntüleme

SENİNLEYİZ AZERBAYCAN

Kendi emperyal amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla Osmanlı’nın imparatorluğunu Orta Asya ve Kafkasya’dan koparmak için 19.yüzyılda güneye sarkan Rusya, Azerbaycan’ı etkisi altına almıştı. 1918’de kısa süren bağımsızlığı sonrasında Sovyet etkisinde geçen uzun yıllar, 30 Ağustos 1991 tarihinde Azerbaycan’ın bağımsızlık ilanıyla başka bir boyut kazandı. 18 Ekim 1991’de, Azerbaycan Yüksek Sovyeti (şimdiki Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi),  Azerbaycan’ın Bağımsızlık Deklarasyonuyla ilgili bir Anayasa Yasasını kabul etti.  9 Kasım 1991’de tanıyan ilk devlet Türkiye oldu. Diplomatik ilişkiler 14 Ocak 1992’de kuruldu.

Bağımsızlığın ilanıyla Ayaz Muttalibov (1990-1992), Yakub Memmedov (1992), Ebulfez ELÇİBEY (1992-1993), Haydar ALİYEV (1993-2003), İlham ALİYEV (2003’ten bugüne) dönemleri yaşanmıştır. Mutellibov Rusya yanlısı davrandığı için; Elçibeyise Rusya karşıtı davrandığı için iktidarlarını kaybetmişlerdir. Aliyev iktidarları ise denge politikasıyla dış güçlerin olumsuz etkilerinden uzak tutmayı öncelemiştir.

1991’de Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan’a bağlı olmasına karşı çıkarak saldıran Ermenistan, bölgede bulunan Hankendi (27.12.1991), Hocalı (25.02.1992), Şuşa (08.05.1992), Laçin (18.05.1992), Hocavend (02.10.1992), Kelbecer (02.04.1993), Ağdere (07.07.1993), Ağdam (23.07.1993), Cebrail (23.08.1993), Fuzuli (23.08.1993), Gubadlı (31.08.1993) Zengilan (29.10.1993) gibi yerleşim birimini işgal ederken, sivil masum halka karşı resmen soykırım yapmış, 20 bin şehit ve çok sayıda gazinin yanında, bir buçuk milyon insan evsiz barksız kalarak topraklarını terk etmek zorunda kalmıştı.

Geçen Pazar sabahı Azerbaycan’a saldırıları medyada yer alınca, 27 sene öncesi yaşadıklarım gözümün önünde canlandı. Komünizm çökmüş, Sovyetler Birliği dağılmış ve ordusu tüm peyklerinden çekilmişti. Onlarca yıl boyunca sosyal, ekonomik ve siyasi sistemde yarattığı komünist rejimin yarattığı tahribatın etkileri çok derin izler bırakmıştı. Diğer Cumhuriyetlerde olduğu gibi, 70 sene Sovyet terkibinde kalmış olan Azerbaycan’da da bağımsız devlet kurumları, bürokrasi, sanayi ve serbest ticaret gelişmemiş ve yatırımcı yokluğu ilk başlarda sıkıntı yaratmışsa da zaman içinde bu eksiklerini kapatmıştır.

Yıllar boyu içlerinde biriktirdikleri kin ve nefretle pusuda bekleyen Ermeniler, Karabağ’ın kendilerine ait olduğu iddiasıyla Sovyetlerin dağılışına hazırlıksız yakalanan Azerbaycan topraklarına saldırmış ve yüzde yirmisini işgal etmişlerdi. Ülkede siyasi istikrarsızlığın yaşandığı bir dönemdi. 70 yıllık hasretin özlemiyle Aralık ilçesi Dilucu bölgesinden Azerbaycan’ın Nahcivan Özerk Cumhuriyetine geçtik ve kardeşlerimizle buluştuk.  Koşulların olumsuzluğuna rağmen ilk işimiz çok bozuk olan moral ve motivasyonu süratle geri kazandırmaktı. Gönül kapılarını sonuna kadar bize açan Azerbaycan TÜRKLERİ’nin derdi bizim derdimizdi. Süratle toparlanan ordu daha ilk ayımızda mevzi başarılara imza atmaya başlamıştı bile. Geçen süre içinde, teşkilatlanmasını tamamlayan, eğitim, atış ve tatbikatlarıyla muharebe yeteneğini geliştiren, yeni silah ve teçhizatını yenileyen gelişen ekonomisiyle çok daha güçlü hale gelen Azerbaycan için artık sonuç alma zamanı gelmişti. Azerbaycan’ın konumu nedeniyle dış politikasını şekillendirirken hem bölgesel hem de küresel aktörlerin çıkar çatışmalarının arasında kalmaktadır. Terör örgütleriyle netice alamayanlar, Doğu Akdeniz’de Yunanistan’ı şımartıyor, Kafkaslarda Ermenistan’ı kışkırtıyorlar. Türkiye’nin Ortadoğu’da Emperyalizme direnmesi, Azerbaycanlı kardeşlerimizin de Karabağ ve çevresindeki haklarından vazgeçmemesi saldırının bir başka sebebi.

Ermenistan’ın uluslararası hukuku hiçe sayarak, Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini oluşturan Karabağ’ı işgali bugüne kadar çözülememiş, kalplerde acı bir yara oluşturmuştu. Türk düşmanlığıyla beslenen Ermeni azgınlığı giderek küstahlaşmakta ve zaman zaman sınır bölgelerinde saldırılarını sürdürmekteydi. Ama bu sefer evdeki hesap çarşıya uymamış ve şiddetli bir karşılık verilmesi nedeniyle Ermeni ordusu çok büyük kayıplar vererek dağılmış ve panik başlamıştır.

PKK/PYD de dahil bize karşı terör örgütlerinin, Rusya, İran, Fransa ve ABD’nin desteklediği, silah verdiği Ermenistan karşısında maalesef sözde din kardeşimiz olacak Müslüman ülkelerden hiç bir destek gelmediği gibi düşmanlık görmek çok üzücü…

Azerbaycan ve Ermenistan arasında yaşanan savaşa ‘barışçıl çözüm’ bulma amacıyla oluşturulan Fransa, Rusya ve ABD’den oluşan Minsk Grubu, bugüne kadar havanda su dövmüş ve hiç bir çözüm üretememiştir. Ermeniler işgal ettikleri Azerbaycan topraklarını terk etmeden bu konuda hiç bir çözüm kabul edilemez. Azerbaycan Devleti çok daha süratli hareket etmeli, yabancılar fazla müdahil olmadan kendi toraklarını Ermeni işgalinden kurtarmalıdırlar.

Bu konuda sonuna kadar sizinleyiz can Azerbaycan.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk. V.

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb