reklam reklam
Ana Sayfa Yazarlar 20.05.2018 1748 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

EDEP YA HU…!

ŞAHLANIŞ HAREKETİ, siyasi parti olmasa da hem teşkilatlanması hem de çalışma tarzı, bir siyasi parti gibi. Her konuyu içine alacak biçimde hazırlanmış bir programı var.

Yalnız İstanbul’da kendi aramızda değil ülkemizin diğer illerindeki teşkilatlarımızla, sokaklardaki insanlarla görüşüyoruz, konuşuyoruz. Toplumsal gözlemler yapıyoruz. İnsanlarla konuşuyor, duygu düşünce ve eğilimlerini değerlendiriyoruz.

Seçim arifesinde olduğumuz bu günlerde ülkemizde siyasetin zemini halen çok kaygan. Kararlı bir seçmen kitlesi yok. İktidar sürekli gerçek dışı sözlerle, tek yönden bombardıman ederek toplumu yönlendirmeye çalışıyor. Bu sanılanın aksine seçmeni yoruyor. İktidarın yüzünün eskimesine, inandırıcılığını yitirmesine neden oluyor.

Bunun karşısındaysa yorulan, ötekileştirilen ve bu nedenle de iktidarı değiştirmeye kenetlenmiş bir seçmen kitlesi var. Siyaseten belirleyici olacak bu kesim tam anlamıyla karar vermiş değil. Onların hangi muhalefet partisinde çoğalacakları konusu belirsiz,  seçime kadar geçecek yaklaşık bir aylık sürede yaşanacak olaylar, onların davranışlarını yönlendirecek.

İktidar yorgun. Artık gündemi belirleyemiyor. Vaatler bitti. Ekonomik göstergeler, ferman dinlemiyor. Eyy demekle dolar, faiz, borsa “Emret komutanım!” diyerek hizalanmıyor.

Muhalefet partilerinden CHP ve İYİ PARTİ baraj sorunu yaşamayacak gibi görünmekte. MHP ise artık muhalefet partisi değil. BDP’nin konumu daha zorlu. Seçimin Kürt oylarının yoğun olduğu bölgelerde ne kadar sağlıklı ve adil yapılacağı konusu, onların barajı aşıp aşmayacağının göstergesi. İktidarı belirleyecek olan da bu partinin durumu haliyle.

İktidar, onların baraj altı kalması için her şeyi yapacaktır. Buna karşın CHP seçmeninin bir bölümünün belirli yerlerde daha önce yaptığı gibi BDP’ye can suyu vermesi şaşırtıcı olmaz.

Bu dönemin yakından izlenmesi gerekeni ise Saadet Partisi. En umulmadık bir dönemde, siyasi dinamikler, bu partiyi ciddiye alınacak bir noktaya getirdi.  Enerjisi, sakin kavgaya prim vermeyen duruşu ile Temel Karamollaoğlu, seçmenin gönlünde ciddi yer edinmeye başladı.    Bu parti, büyük bir hızla kirlenen iktidar partisinden kayacak mütedeyyin seçmenin ilk tercihi olacak. Partinin kendi seçmen tabanı ve toplumsal yapı, bu partiye barajı aşıramayabilir. Ancak, bu partinin diğer muhalefet partilerinin ittifak desteğiyle mecliste grup kurması kimseyi şaşırtmamalı.

24 Haziran seçimlerine giden yolda toplum tercihini belirleyen dinamik doğal olarak,  daha iyi hizmet, daha rahat ve huzurlu bir ülke kurmak olmalı.

Yazık ki gerçek bu değil. Sayın cumhurbaşkanı toplumu bölen, ötekileştiren, birbirine düşman olan bir yapı kurdu. Çünkü iktidarını ancak bu yolla, kendi seçmenini; “ Yetişin, beni dövüyorlar…!” diyen çocuk misali yanına çekmesinin yolu buydu.

Onun 16 yıldır tek başına iktidar değilmişçesine halâ mağdur rolü takınmasının nedeni de toplumun bu duygusal yapısı. Bir yandan sıcak para bulmak için baş İngiltere’de baş Siyonist ‘ROTSCHİLD’lerin kuruluşunun kapısını çalıp da diğer yandan İsrail’e ABD’ye ‘EYYY…!” çekebilme yeteneği de ayrı bir avantaj elbet.

Buna karşın Sayın Erdoğan’a duyulan tepki eksenli bir muhalif duruş var toplumda.  Bu parçalanmış yapıyla seçmenin yarısı, seçim 2. Tura kalırsa, muhalefet kazanacağına inandığı muhalif adaya oy vermekte kararlı.

Seçim sonucundan bağımsız olarak, Türkiye’nin çözüm bekleyen dağ gibi sorunları var. Bugünkü iktidar bunu çözecek gibi durmuyor. 16 yılda kırıp döktüğünü, temizleyecek gücü ve inandırıcılığı yok. Muhalefetin elinde de sihirli bir değnek olmadığına göre 24 Hazirandan sonra çok geçmeden bir seçim daha olması beklenmelidir.

Bu ülkenin, bu toprağın insanlarının kine, düşmanlığa değil, sevgi-saygı ve dostluğa ihtiyacı var. SEN-BEN, ÖTEKİ-BERİKİ’ olarak ayrışmak yerine BİZ olmaya ihtiyacı var. Toplum yara bere içinde. Bu yaraları saracak dost eline, kardeş eline ihtiyacı var.

Hal buyken siyasilerin birbirlerine karşı kullandıkları dil bir felaket. Bizzat kendi çocuklarından duyduklarında kulaklarını çekecekleri sözleri, siyasi muhataplarına söylemekten çekinmiyorlar. Edepte insanlıkta topluma en güzel örnek olması gerekenler, bu alanda yerlerde sürünüyorlar.

Yeter beyler, bayanlar. Bu insanlara, bu ülkeye bunca kötülük etmeyiniz. Biliyorsunuz ki çamur, pislik, seviyesizlik, aşağıdaysa en fazla dize kadar çıkar. Yukarıda, tepede ise yukarıdan aşağıya tüm bedene yayılır. Toplumun ne kadar düzeysizleştiğini, sizin gibi edepten, terbiyeden, saygı ve sevgiden az nasiplenmiş benzerlerinizin ne kadar çoğaldığınızı görmüyor musunuz?

Şahlanış Hareketi olarak tüm topluma, ancak özellikle bu memleketi yönetme iddiasında olanları, SEVGİ-SAYGI-DOSTLUK-KARDEŞLİK çemberinin dışına çıkmamalarını tavsiye ediyoruz.

“TESTİDE NE VARSA DIŞINA O SIZAR.”  beyler, bayanlar testinizden sızanlar hoş şeyler değil. Konuşma metinlerinizin başına “DİL İLE DÜĞÜMLENEN DİŞ İLE ÇÖZÜLMEZ” sözünü yazar ve gereğini yaparsanız bu topluma en büyük iyiliği yapmış olursunuz. 20 Mayıs 2018

 

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb