Son günlerde Trump’ın yaptığı açıklamalarda, savaşların önlenmesinden bahsetmesi olumlu bir söylem gibi görünse de, aynı zamanda Hamas’ı terör örgütü olarak nitelemesi büyük bir çelişkiyi ortaya koymaktadır. Bu yaklaşım, sadece siyasi bir tutarsızlık değil; aynı zamanda tarihe, vicdana ve insanlığa aykırı bir bakış açısıdır.

Filistin halkı, uzun yıllardır sistematik bir zulüm ve işgal altında yaşamaktadır. Gazze’ye uygulanan abluka, uluslararası hukuku hiçe sayan saldırılar, sivillere yönelik katliamlar ve temel yaşam haklarının dahi gasp edilmesi; İsrail’in Filistin’e karşı yürüttüğü politikanın bir soykırım niteliğinde olduğunu göstermektedir. Bugün Filistinli çocukların açlıkla, yoksullukla, bombalarla sınandığı bir dünyada, sessiz kalmak insanlığın utancı olacaktır.

Böylesine ağır koşullar altında direniş gösteren Hamas’ı, yalnızca “terör” etiketiyle değerlendirmek, gerçeği ters yüz etmektir. Hamas, işgal altındaki topraklarını ve milletini savunma amacıyla farklı stratejiler uygulamaktadır. Yöntemleri tartışılabilir, eleştirilebilir; fakat onları bütünüyle “terörist” ilan etmek, Filistin halkının var olma mücadelesini yok saymaktır. Bu bakış açısı, mazlumu zalimle aynı kefeye koymak anlamına gelir.

Bugün İsrail’in katliamlarını görmezden gelenlerin, insanlık adına söz söyleme hakları olamaz. İnsanlığın asıl gereği, zalime karşı mazlumdan yana saf tutmaktır. Tarih boyunca bütün özgürlük hareketleri önce “terör” diye damgalanmış, fakat yıllar sonra bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi olarak kabul edilmiştir. Filistin davası da bu hakikatin en güncel örneğidir.

Şahlanış Partisi olarak bizler, Filistin meselesinin yalnızca Ortadoğu’nun değil, tüm insanlığın vicdan sınavı olduğuna inanıyoruz. Filistin özgür olmadan dünyada gerçek adalet ve insanlık tesis edilemez.

Mehmet Mahmut Yıldız
Şahlanış Partisi Kurucu Genel Başkanı