reklam reklam reklam
reklam reklam reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 27.05.2025 533 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

TÜRKİYE, DEMOKRASİNİN KARA LEKESİ: 27 MAYIS 1960 DARBESİ

Türk demokrasi tarihinde kara bir leke: 27 Mayıs

Türk demokrasi tarihinin kara lekelerinden biri olan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 65 yıl geçti.

Türk demokrasi tarihinin kara lekelerinden biri olan ve Türk milletinin vicdanında derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 65 yıl geçmesine rağmen ağır tahribatı hâlâ yıkıcı etkisini göstermeye devam ediyor.

1950 seçimlerde DP yüzde 55 oy alarak 416 milletvekili ile Meclis’e girdi. Aynı seçimde CHP 69 sandalye kazanarak hüsrana uğradı.

İlk Demokrat Parti iktidarında Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Refik Koraltan TBMM Başkanı oldu. Birinci Adnan Menderes hükümeti 22 Mayıs 1950 tarihinde göreve başladı.

“Yeter söz milletin” sloganıyla milli irade ön plana çıktı

“Yeter söz milletin” sloganıyla halkın karşısına çıkan Demokrat Parti’nin ilk icraatlarından biri ezanı aslına kavuşturmak oldu.

İcraatlar halkı memnun etti

“Milli irade” kavramının odağa alındığı DP döneminde tarımda kullanılan traktör sayısı arttı. Makineleşme nedeniyle yaşanan tarımdaki mahsul artışı halkı memnun ederken, DP iktidarı sanayi, eğitim, sağlık ve ulaştırma konularında önemli adımlar attı.

DP-CHP arasında siyasi çekişmeler yoğun şekilde devam ederken DP’nin CHP’nin taşınır-taşınmaz mallarının Hazine’ye devri için yaptığı düzenleme, 1953 yılında Cumhurbaşkanı Bayar’ın onayıyla yürürlüğe girdi. Söz konusu adımla iki parti arasındaki uçurum derinleşmeye başladı.

Takvimler 2 Mayıs 1954’ü gösterdiğinde, Türk halkı yeniden sandık başına gitti. DP rekor kırarak oyların yüzde 57’sini aldı ve 502 milletvekili çıkardı. CHP ise hezimete uğradı ve sadece 31 milletvekili çıkarabildi. Bu tarihi yenilginin ardından itirazlar yüksek sesle dile getirilmese de oklar İsmet İnönü’ye çevrildi. İnönü de bu süreçten sonra muhalefetin dozunu artırdı.

Krizler başladı

Seçim sonuçları ile gücüne güç katan DP, eş zamanlı olarak ekonomik krizin sinyallerini de almaya başladı.

DP ile TSK arasında gerilimler yaşansa da Başbakan Menderes bunları çözmek için çalıştı ancak ordu içindeki rahatsızlık artmaya başladı.

Parti içi anlaşmazlıklar sonucunda DP’den ayrılan 19 milletvekili, Hürriyet Partisini kurdu. Bu sırada ülkedeki ekonomik kriz, halkta da büyük rahatsızlık yarattı.

6-7 Eylül olayları

Selanik’te Atatürk’ün doğduğu evin yanındaki Türk Konsolosluğu’nun bahçesine atılan iki bombadan birinin patladığı, evin ve konsolosluk binasının camlarının kırıldığı dedikodusunun yayılmasından sonra Ankara, İstanbul ve İzmir’de halk sokağa döküldü.

6-7 Eylül 1955’teki olaylarda, Beyoğlu başta olmak üzere azınlıkların yaşadığı semtlere, kiliselere ve mezarlıklara saldırılar oldu. Bunun sonucunda birçok azınlık mensubu Türkiye’yi terk etti.

Ordunun darbe hazırlığı Menderes’e de ulaştı

DP’nin iktidara gelmesinin ardından bir grup subayın ordu içinde kurduğu cunta, süreç içinde giderek varlığını hissettirmeye başladı.

Ordunun darbe hazırlığı içinde olduğu bilgisi Menderes’e de ulaştı.

DP iktidarına karşı darbe düzenlemek amacıyla bir araya gelen cuntanın bu girişimi, Binbaşı Samet Kuşçu’nun ihbarı ile akamete uğrarken bu olay tarihe “9 subay olayı” olarak geçti.

9 Subay olayı sonrasında Cumhurbaşkanı Celal Bayar, olayın vehametini anlayarak Milli Savunma Bakanı Şemi Ergin’in istifasını sağladı. Yerine Adnan Menderes’le bir akrabalık bağı olmayan ancak aynı soyadını taşıyan yakın arkadaşı Ethem Menderes getirildi.

Menderes’in uçağının düşmesi krizleri öteledi

Siyaseten gerilimler sürerken yaşanan bir kaza, tüm krizlerin bir süreliğine askıya alınmasına yol açtı. 1959’un şubat ayında, Kıbrıs Anlaşması’nı imzalamak üzere Londra’ya giden Menderes’i ve heyetini taşıyan uçak, Gatwick Havalimanı’na inişe geçtiği sırada düştü.

Menderes kazadan sağ kurtulurken ülkeye dönüşünde hem siyasilerin hem halkın coşkulu karşılamasıyla moral buldu. Bu süreçte Menderes’e yurt dışında birkaç aylığına tedavi edilmesi önerildi ancak Menderes, bu teklifi reddetti.

İnönü’nün “Büyük Taarruz” gezileri bu gelişmeler yaşanırken CHP Genel Başkanı İnönü, Nisan 1959’da “Büyük Taarruz” adı verilen bir geziye çıktı. 48 milletvekili, partililer ve gazetecilerden oluşan grubun ilk durağı, Uşak oldu. Heyet burada hükümet tarafından organize edildiği öne sürülen bir grup gösterici tarafından protesto edildi ve İnönü bir göstericinin attığı taşla yaralandı.

Ancak bu olayın tren içinden yapılan bir provokasyon üzerine gerçekleştiği, yıllar sonra İnönü’nün Uşak gezisini izleyen gazetecilerden Güngör Yerdeş’in hatıralarında anlatıldı. Yerdeş, trenden bir şahsın perondaki Demokrat Partililere el hareketi yapması üzerine taş atma hadisesinin gerçekleştiğini, o taşın İnönü’ye değil, el hareketi yapan kişiye atıldığını kaydetti.

Bu saldırının yanı sıra İnönü, İstanbul’a dönüşünde arabasıyla şehre girerken bir grubun saldırısına uğradı, iddiaya göre olaya polis ve asker müdahale etmedi.

Bu olayların ardından üniversite öğrencileri, hükümet aleyhine gösterilere başladı. İstanbul Beyazıt Meydanı’nda üniversite öğrencilerinin eylemi sırasında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, seken bir kurşunun başına isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti. Emeksiz’in “polis kurşunuyla hayatını kaybettiği” yönündeki haberler dolayısıyla olaylar daha da şiddetlendi.

Yaşananlar nedeniyle İstanbul ve Ankara’da sıkıyönetim ilan edildi.

Ankara’da 5 Mayıs 1960’da bir öğrenci grubu, ”555K” yani “5’inci ayın 5’inde saat 5’te Kızılay’da” koduyla gösteri düzenledi.

Menderes, eylemcilere hitap etmeye çalıştı ancak başaramadı. Öğrencilerin arasına girerek konuşmak isteyince, bir öğrenci Menderes’in boğazını sıktı. Menderes “Ne istiyorsun” diye sorduğu gençten “Hürriyet istiyorum” cevabını aldı. Menderes, tarihe geçen “Bir Başbakanın boğazını sıkıyorsun bundan ala hürriyet mi var?” ifadelerini ise burada kullandı.

21 Mayıs’ta da Harp Okulu öğrencileri sokağa çıktı ve Zafer Anıtı’na kadar ”sessiz” yürüyüş yaptı.

Tüm bu gelişmelerin ardından TSK içerisindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, “DP’nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü” gerekçelerini ileri sürerek 27 Mayıs’ta sabaha karşı yönetime el koydu.

Türk demokrasisine kara leke

Milli Birlik Komitesi (MBK) tarafından düzenlenen darbe neticesinde, demokrasi askıya alınırken Türkiye’nin uluslararası alanda itibarı yerle bir oldu.

İlk aşamada 38 kişiden oluşan ve Orgeneral Cemal Gürsel’in başkanlığını yaptığı MBK’nin üye sayısı daha sonra Korgeneral Cemal Madanoğlu’nun girişimiyle, ordunun yönetimde kalmasını savunan 14 üyenin yurt dışına görevli gönderilmesiyle 23’e düştü.

MBK, her askeri darbede yapıldığı gibi Anayasa ve TBMM’yi feshetti, siyasi faaliyetlerini askıya aldı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP’li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı. Tüm tutuklular Yassıada’da hapsedildi.

28 Mayıs’ta Milli Birlik Hükümeti Cemal Gürsel başkanlığında kuruldu.

Süreci böyle işledi. Darbe sonucu yürekleri yakan infazlar gerçekleşti. Merhum Başbakan Adnan Menderes, Dönemin Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan infaz edildi. Her üçünü de dua ve rahmetle anıyorum. Mekanları cennet olsun.

Cenab-ı Allah bir daha böyle kara günleri göstermesin.

Mehmet Mahmut Yıldız

Şahlanış Partisi Kurucu Genel Başkanı

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb