reklam
reklam reklam reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 13.05.2022 986 Görüntüleme

15 MAYIS 1919 İZMİR’in İŞGALİNDE EĞİLMEYENLERE SELAM OLSUN !!!

15 MAYIS 1919  İZMİR’in İŞGALİNDE  EĞİLMEYENLERE SELAM OLSUN !!!  

Osmanlı’nın Balkanlardan çekildiği topraklarda kalan Türkler, yüzyıllar boyunca kimlikleri ve dini inançları nedeniyle baskı, zulüm, asimilasyon ve soykırıma tabi tutuldular. Komşuları dahi bir yandan  bu SOYKIRIM’a ortak olurken, öte yandan Türk ve Müslümanların mal ve mülklerini yağmalamaktan da geri durmadılar… Amaç, Türk varlığını eriterek  bölgenin demografik  haritasını değiştirmekti. Olaylara önderlik edenler ve katliamı yapanlar için Türklerin varlığı, gelecek için kuşku yaratıyor, Osmanlı Devletinin tekrar geri gelmesine bahane yaratacağını düşünüyorlardı. Bu sorunları çözümleyecek çare, kökten kazıyıp yok etmekti.

1821 Mora isyanıyla başlayan ve özellikle 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi  ve 1912-1913 Balkan Savaşlarında açık bir soykırıma maruz kalan Balkan Türklüğü Birinci Dünya Savaşı sonrasında  en zor günlerini yaşıyor, çoluk, çocuk, kadın, yaşlı masum siviller sel gibi Anadolu’ya akıyordu. 1914-1918’te yaşanan Birinci Dünya Savaşında Osmanlı’nın yenilmesi üzerine bu cehennem Anadolu’da da  peşlerini bırakmamıştı. 15 Mayıs 1919 sabahı  Egenin incisi güzel İzmir’imize karanlık çöküyor, Yunan askerleri Anadolu’da kalan vatan topraklarını işgal etmeye başlıyordu .

15 Mayıs sabahı, onbinlerce yerli Rum ellerindeki Yunan bayrakları ve çiçekler ile Kordonboyu’nu kaplamışlardı. Kalabalık inen Yunan askerlerine alkış tutuyordu. Gelen askeri tabur, İzmir Metropoliti Hristostomos tarafından takdis edildi. Metropolit Yunan bayrağını öptü ve bu esnada ağladığı görülüyordu. İlk Yunan taburu daha sonra buradan yaya olarak Hükumet konağı, kışla, kokaryalı istikametinden Karantina’ya doğru yürüyüşe geçti.  Yürüyüş kolunun baş tarafı, kışla hizasını geçip yola saptıktan sonra, Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılarak öne geçti. Tahsin’in sesli bir şekilde “Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler” diye söylendiği duyulmuştur. [1]

KURTULUŞ MÜCADELESİNİN SEMBOL İSMİ HASAN TAHSİN  

Bu zillete tahammül edemeyen HASAN TAHSİN isimli bir genç, İzmir’e çıkartma yapan, seçkin askerlerden oluşan Yunan Efzon Alayı işgal askerine Kordonboyu’nda ilk kurşunu sıkarak, Türk Direnişini başlatmıştır.  İlk ateşle, ilk anda isimleri Basile Delaris ve Jorj Papakostos olan iki Efzon askerini öldürmüştü… Bunun üzerine Yunanlılar Orduevini bastı. Esir aldıkları, Miralay SÜLEYMAN FETHİ Bey’den, halkın önünde Zito (Yaşa) Venizelos diye bağırması istendi, son sözü KATO (KAHROL) VENİZELOS oldu.  Defalarca süngülenerek şehit edildi.

“İlk kurşun”dan önce de kurşun atmıştır bu kahraman genç Türk evladı.  Hasan Tahsin’in Avrupa’da gittiği  bir filmde TÜRKLER aşağılanmaktadır.  Hasan Tahsin filmin sonunu dahi beklemez, “önce izleyeyim, sonra eleştireyim” demez, çıkarır silahını, ateş eder beyaz perdeye. Film de orada biter!

HİÇBİR İNSAN KENDİSİNE, ANASINA, BABASINA, MİLLETİNE, BAYRAĞINA KÜFRETTİRMEZ.

Babasının adı Recep’tir. H.Tahsin, ilköğretimine Selanik’te bulunan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün de eğitim aldığı Şemsi Efendi Okulu’nda başlamış, daha sonra Selanik Feyziye Mektebi’ni bitirmiştir. Bu okulun ardından İttihat ve Terakki tarafından burslu olarak Paris Sorbonne Üniversitesi’nde siyasal bilimler öğrenimi görmüş, yazar ve gazetecidir. Öğrenim gördüğü esnada Trablusgarp’ı işgal eden İtalya’yı protesto etmek için Mısır’lı öğrenci lideri Şeyh Dayef ile birlikte mitingler düzenlemiştir.[2]

İzmir’i Yunan’lılara teslim etmek istemeyenlerin kurduğu “Redd-i İlhak Heyeti Milliyesi” isimli bir dernek kurmuşlardı. 14 Mayıs’ı 15 Mayıs’a bağlayan gece binlerce İzmir’li eski musevi mezarlığında (Maşatlık meydanı) toplanmıştı. Bu esnada İngiliz, Fransız, Amerikan, İtalyan ve Yunan zırhlıları İzmir Körfezi’nde bulunuyordu. Bu esnada kalabalığa hitap eden önemli bir isim, o zamanın Belediye Başkanı Hacı Hasan Paşa’ydı. Belediye Başkanının yanı sıra topluluğa hitap eden bir diğer önemli isim ise Hukuk-u Beşer gazetesinin başyazarı olan Hasan Tahsin’di. Halkı direnmeye çağırıyorlardı.[3] Tahsin, konuşmasında Paris Barış Konferansı kararlarını sert bir dille eleştiriyor, gazetede yazdığı gibi “Burayı Yunan’a vermeyeceğiz. Vermek isteyen kuvvetle paylaşacak kozumuz var” diyordu.

Vatan ve millet sevgisi yüksek, gözü kara, mert bir delikanlının hayatını feda etiği bu eylem, direnişin sembolü olmuş, kurtuluş için halkın azim ve kararlılığını pekiştirmiştir. Kendisini  rahmet ve minnetle anıyorum, ruhu şad, mekanı cennet olsun.

 

Süheyl  ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.



[1] “İzmir’in İşgali ve Aydın’daki Yankıları”. turkoloji.cu.edu.tr

[2] Aksoy, Yaşar (16 Mayıs 1974). “Hasan Tahsin ve İlk Kurşun”. milliyet.com.tr. ss. 2

[3] Akyazılılar, Nuray. “Bir kitap kurdu, “Hayatım Kitap” derse”. turkcelil.com.

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb