reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 17.01.2022 1489 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

GENÇLİĞİM EYVAH!

Toplum olarak öyle hızlı yaşıyoruz ki gündemi takip etmek imkânsız gibi. Her gün yeni bir çarpıcı olayla karşılaşıyor, üzerinde birlikte tepiniyor, kavga ediyor; ardından yeni bir gündeme geçiyoruz.

Haftanın olayı, tıp fakültesi 2.sınıf öğrencisi Enes Kara’nın intiharı. Tartışılan demek de doğru değil. Çünkü olaya gençlerin sorunları üzerinden değil de mahalleler üzerinden bakıyor ve kavga ediyoruz.

Bu ülke, yıllardır gençlerine hak ettiği değeri vermedi. Enes, karşı mahallede yer alan anne-babanın çocuğu olsa da istemeden yaşadığı bu mahallenin tutsağıydı. Ölümünden sonra, anne-babası başta olmak üzere o mahallenin ahalisi özeleştiri yapmadığı gibi sorumlulardan hesap sormuyor, kendi de hesap vermeye yanaşmıyor. Ancak diğer mahallenin sözcüleri de meseleyi, suçu karşı mahalleye yıkarak çözme eğiliminde. Bense özellikle kendini sorgulama konusunda ikisinin çok farklı olduğunu düşünmüyorum.

Soralım kendimize. Gençleri ne zaman adam yerine koyduk ki? 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlama komitelerinde hiç genç var mıydı? Nasıl bir bayram istediklerini sorduk mu onlara? Konuşma yapma, şiir okuma görevi verdiğimizde, şiirlerine, yazılarına önce biz sansür uygulamadık mı? Maalesef yakın durmadık onlara. İhmal ettik onları, nutuklara malzeme ettik. Yazık ettik gençlere. Şimdi de peşlerinden ağıtlar yakıyoruz.

“Tarikatlar, cemaatler kapatılsın.” diyenler; onların yerlerini almaya hazır mısınız? Bunlar, bizim ve devletimizin bilerek veya gafletle, tembellikle bıraktığı boşluklarda doğdu, geliştiler. Şimdi bekliyoruz ki biz çaba harcamayalım, zahmet buyurmayalım, fedakârlık etmeyelim. Devlet bunları kapatsın. Ne güzel iş. Sanki dünyada ve Türkiye’de kapatma yolu hiç denenmemiş daha önce. Kapatırsın yer altına inerler.

Yıllarca it bağlasan durmayacak yerlerde barınmaya mahkum etti devlet ve toplum çocuklarını. 1980’lerde FETÖ girdi devreye.  15 Temmuz hain girişimi sonrasında da asıl kefereler yerine bu yurtlarda barınan gariban ailelerin çocukları kurban edildiler. Sorun bitti mi? Elbette hayır. Sahipsiz bıraktığımız genç fidanlar, şimdi de başka tarikat ve cemaatlerin torna tezgâhlarında tesviye ediliyorlar.

Bu derdin, kapatmaktan daha zor, daha masraflı; ama işe yarayan çözümlere ihtiyacı var. Toplum, devletten yardım beklemeden, köyüyle kentiyle el ele vererek bir ölçüde çözebilir barınma sorununu. Ancak önce devlet işini yapacak. Bu çocukların insani şartlarda barınma ve beslenme sorununu çözecek. Çözmezse araya başkaları girer

Bu sorun nereden doğuyor? Buna bakmak gerek önce. Ülkede üretim planlaması olmadığı gibi eğitim planlaması da yok. Yöre halkının kazancı üzerinden hesaplar yapılarak üniversite açılmaz. Bina yetmez. Eğitimci kadrosu, yurt ve mezuna iş bulmaktır asıl önemli olan.

Konunun ikinci bir boyutu var; ama buna pek değinen yok. Veliler çocuklarını bu yurtlara neden gönderiyor? Birinci neden ekonomi. Yoksul vatandaş, çocuğunun eğitim masrafını, yurt ücretini karşılayamadığı için çalıyor bu kapıları. Bu yurtlarda yanarak ya da başka bir biçimde katledilen evlatlarını şehit sayarak soğutuyor yüreğinin isyanını.

İkinci neden ise sosyolojik ve inanç ile ilgili. Kimi, aileler çocuklarını “Dinini, diyanetini öğrenir, son nefesimizde başımızda Kur’an okur, hayırlı evlatlar yetiştirirsek ahirette şefaatimize vesile olurlar.” diye gönderiyor buralara. Çocuklarını, küresel, popüler kültürün yıkımından bu yolla kurtaracaklarını sanıyorlar.

Çarpıcı bir örnek vereyim. Şarkıcı Tarkan, Enes’in ölümünden sonra içinde bağnazlık, yobazlık kelimeleri geçen bir açıklama yapıyor. Yapıyor; ama o bağnaz, yobaz dediği insanların, çocuklarını, kendisinin kıvıra kıvıra dans ederek söylediği “Yakalarsam muck!” şarkısındaki eylemden korumak için buralara göndermiş olabileceğini düşünmüyor.

Lafı uzatmaya gerek yok. Toplumsal konular, üzerinde pek de düşünmeden hoyratça tepinilecek konular değildir. Meseleyi tarafgir bir bakışla değil de temeldeki nedenlerle değerlendirmek gerekir. Birilerini suçlamak kolaydır elbet; ama sorunu çözmek yerine derinleştirir.

Enes’ler konusunda asıl sorumlu, o çocuklara fırsat eşitliği, sağlıklı barınma, beslenme ve eğitim ortamı sağlamayan, alanı başkalarına bırakan devlettir. Bu yurtları, gerçek anlamda denetlemeyen hükümettir. Enes ve benzerleri, devlet dersinde öldürülmüşlerdir.

Suçu anne-babalara, niyetleri konusunda kuşku duyduğumuz tarikatlara atmakla bu vebalden kurtulamayız.

En kalbi saygılarımla…

MEHMET MAHMUT YILDIZ-ŞAHLANIŞ PARTİSİ GENEL BAŞKANI

Yorumlar

İlginizi çekebilir

VEFA, SAMİMİYET VE İHANET

VEFA, SAMİMİYET VE İHANET

Tema Tasarım | AnatoliaWeb