reklam
Ana Sayfa Sür Manşet, Yazarlar 16.04.2021 4889 Görüntüleme

PARA, PARA, PARA

Sezon başında; transfer şampiyonu ilan edilen Fenerbahçe’nin futboldan anlayan veya anlamayan kime sorsanız ligde de yüzde yüz şampiyon olacağı konuşuluyordu. Ancak haftalar geçtikçe dış saha iyi alınan sonuçlara ilaveten iç sahada; gelen takımların kapanması, kilidi açacak oyun ve takım tertibinin sahada olmaması neticesinde kontrataklarla yenilen goller sonucu alınan mağlubiyetler Fenerbahçe’yi şu anda lideri 7 puan gerisinden bırakmış durumda.

Erol hocanın takımdan ayrılması sonucunda taraftarını bugüne kadar mutlu edemeyen takım son Malatya maçının ilk 70 dakikasında, Emre Belözoğlu’nun mu yoksa başka bir gücün eli değmiş olmalı ki doğruyu bularak takım oyunu oynayan ve hep beraber ileri gidip hep beraber geri koşan bir takım seyrettirildi. Sezon başından bugüne kadar devam eden kanatlara uzun pas atılıp, topla buluşan oyuncuyu tek başına bırakan oyun anlayışı yerini kısa paslarla, birlikte hareket eden bir takım oyununa bıraktı. Böylece rakip ceza alanına fazla adam gönderen, rakibin savunma bölgesinde duruma göre 4 hatta 5 pası üst üste yapan bir Fenerbahçe seyrettik. Özetle Emre Belözoğlu elindeki futbolcu yapısına uygun bir kadroyla maça başladı ve 70 dakika başarılı oldu ama sonra ne oldu? Valencia’nın sakatlanması sonucunda ve yorulan orta saha oyuncularının yerine alınan oyuncularla birliktelik ve bütünlüğü bozarak eski tas eski hamam yani kendi başına hareket eden bir şekle döndüler. Umarım bu hatayı herkes gibi Emre Hoca da görmüştür.

Bu sezon tüm takımları seyrederken tüm samimiyetimle soruyorum, hangi taraftar ve sporsever sahada oynanan futboldan zevk alıyor, teknik adamlardan, futbolculardan hatta hakemlerden yana kafasının içinde bir soru işareti yok. Galatasaray başkanı Mustafa Cengiz’in feryatlarına bile bir grup hak verirken diğer grup karşı çıkıyor. Başkan o derece bıkmış ve çıldırmış ki şeref ve namus kelimelerini kullanıyor. Futbolcular da sözleri Fatih Terim’e şikâyet ediyorlar onda da tık yok, teknik adam ve futbolcuların beş kuruş alacakları kalsa FİFA’ya gidip kulübe her türlü yaptırım uygulatabilirler ve zaten maddi sıkıntılar altında neredeyse boğulmuş olan kulüpler de sessiz kalmak zorundalar. Beşiktaş Abdullah Avcı’ya aşağı yukarı 2 milyon Euro ödemeye mahkûm edildi, soruyorum size Abdullah Avcı Beşiktaş’a ne verdi, hangi başarısı var, Allah’ını seven bir kişi şöyle desin, böyle desin.

Kavga ve amaç, şampiyonluk sayısını arttırıp federasyondan alınan payları arttırmak, bu paralarla çılgınca transferler yapıp tekrar şampiyon olmak ve yine para, para para. Bu işin sonu yok ve nereye kadar böyle devam edecek. Şampiyonlar Ligine ve Avrupa Kupası’na gitmeyi elbette tüm takımlar ister ama bu organizasyonlarda kuvvetli rakiplerle yarışırken ligde de iddialı olmak için çılgınca ve yüklü bir transfer dönemi geçirmek gerek. Bu ekonomik sıkıntılarla da o kadar geniş ve kaliteli bir kadro oluşturmayı hangi kulübümüz gerçekleştirebilir.

Sporu yönetenlerin sosyal ve ekonomik beklentileri ve yönetim ömürleri bu organizasyonlarda alınacak başarılı sonuçlarını beklemeye yetmediği için her kes kolay yolu seçiyor, özetle kolay elde edip kolay tüketmeyi.

Sağlıklı ve esen kalın.

Hüseyin Demirel

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb