reklam
reklam reklam reklam
Ana Sayfa Yazarlar 10.10.2019 1185 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

ŞAHLANIŞ HAREKETİ’NİN BARIŞ PINARI HAREKATINA BAKIŞI

Türkiye, son 20 yıldır kim bilir kaçıncı kez kritik günler yaşamakta. Aziz Gazi Paşamızın “Yurtta Barış Dünyada barış.” ilkesini düstur edinen Türkiye uzunca bir süredir çatışmalardan, kanlı hesaplaşmalardan kurtulamaz oldu.

Bunda elbette ki ülkemizin stratejik konumunun, uluslararası siyasetin, küresel sermayenin ülkemiz üzerinde oynadığı oyunların etkisi çok fazla. Ancak bunlar asla ülkeyi yönetenlerin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Tam aksine böyle bir konumdaki ülkenin yöneticileri, neyi ne zaman nerede ve nasıl söyleyeceklerini, nasıl davranmaları gerektiğini çok iyi bilmelidirler.

Türkiye’nin Arap Baharı diye adlandırılan savruluş günlerinden bu yana izlediği politika yazık ki yukarıda belirtilen ilkelerden fersahlarca uzakta cereyan etmiştir.

Irak’ın Kuveyt’i işgal günlerinde, Merhum Özal’ın ham hayali “Bir koyup üç alma” hevesinin Türkiye’ye getirdiği ağır yük neredeyse unutuldu. Ardından Sayın Cumhurbaşkanının ABD’nin Irak’a kuzeyden saldırısı için meclisten geçirmek istediği, ancak muhalefetin ve pek çok vicdanlı AK Partili milletvekilinin gayretiyle sekteye uğrayan 1 Mart Irak tezkeresi olayını yaşadık. Yetmedi; “ NATO’nun Libya’da ne işi var.” dememizin haftasına kalmadan Kaddafi’nin katillerine yardım ettik. Ardından Suriye geldi. Sanki bölge bir demokrasi cennetiymiş de tek Suriye’de zalim bir yönetim varmış gibi, Esat yönetimini devirmek amaçlı küresel tezgâha alet olundu. O günlerde dillerden düşmeyen ve dış politikada asla yer almaması gereken” Şam’da Emeviye Camii’nde namaz” hayali 9 yıllık bir rüya.

Dış politikada sıfır sorundan sorunlar yumağına dolanma noktasına geldik. Kimle dost, kimle düşmanız belli değil. Hem NATO’nun kuyruğunu bırakamıyor hem NATO’ya karşı üretilmiş Rus malı S 400 füzelerini alıyoruz. Nasıl oluyorsa hem İsrail’e düşmanız hem de onun bölgedeki en büyük hasmı Suriye’ye. ABD’nin eğitip donattığı PYD, YPG unsurlarına düşmanız; ama ABD stratejik ortağımız.

Bu savruluşlar, bu tutarsız dış politika bizi geri dönülmez bir noktaya taşıdı yazık ki. Dört milyon Suriyeliye bakıyor, besliyoruz. Türkiye yalnız mültecilerin değil, küresel teröristlerin ara istasyonu oldu. Önce Afrin, Münbiç operasyonları ve şimdi de Barış Pınarı harekâtı. Fatura’nın ekonomik ve sosyal boyutunu tahmin edebilmek bile mümkün değil.

Barış Pınarı Harekâtı arifesinde ABD Başkanı Trump’un Türkiye’ye karşı izlediği şımarık, densiz tavır ayrı bir rezalet. Neymiş efendim; ”Türkiye’nin ekonomisini çökertirmiş. Bunu daha önce Rahip Brunson olayında yapmışmış.”

Bu küresel haydut bu cesareti nerden buluyor? Öncelikle ekonomik gücünden. Sonra bizi yöne-tenlerin; “Eyyy” diye başlayan; sonunda Trump’la hizalanan, tutarsız söz ve davranışları yüzünden.

Eğer Türkiye, üreten ve dışa el açmayan bir ülke olabilseydi; çuval olayında” Ne notası, müzik notası mı?” ürkekliğine düşmeseydi; Trump’un tehditleriyle ve özel mahkeme kararlarıyla Brunson’u ve daha sonra ABD vatandaşı NASA çalışanını iade etmeseydi Trump bu cesareti gösteremezdi.  Adam bu cesareti yazık ki bizi yönetenlerin çokça gürleyen; ama bir türlü yağmayan iklimlerinden almakta.

ŞAHLANIŞ HAREKETİ OLARAK Trump’un bu densizliğini aynı üslupla kınıyor ve günü gelince çıkarmak üzere bir kenara not ediyoruz. Ancak şunu söylemeyi de vicdani bir borç biliyoruz:

Devlet yönetmek ciddi iştir. Toplumun kolay gaza gelme eğilimine aldanarak sonunun nereye varacağı belli olmayan uçuk, hamasi nutuklar atmak, dış politikada asla kullanılmaması gereken ifadelerin kurbanı olmak, devlet ve devlet adamı ciddiyetiyle bağdaşmaz. “Dil ile düğümlenen diş ile çözülmez.” atasözünün en çok anlam kazandığı alan dış politikadır.

ŞAHLANIŞ HAREKETİ OLARAK bu tespitleri yapmak zorunda olsak da şunu çok iyi bilmekteyiz. İçinde bulunduğumuz durumda sorumluların kim olduğunun artık bir önemi yoktur. Zaman devlet ve milletin yüce çıkarlarının gerektirdiği biçimde davranma zamanıdır.

Barış Pınarı Harekâtı sonuna dek sürdürülmeli, Suriyeli sığınmacılar sorunu acilen çözülmelidir. Bölgede Barzani yönetimin Türkiye’yi baypas ederek Akdeniz’e doğrudan ulaşmasına yol açacak bir koridor açmasına engel olunmalıdır. Uygun bir dış politika yöntemiyle Suriye yönetimiyle koordineli hareket edilmeli, Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalıdır.

En kalbi saygılarımızla…

Şahlanış Hareketi Başkanlık Kurulu adına

Genel Başkan Mehmet Mahmut Yıldız

Yorumlar

İlginizi çekebilir

IRAK’TA REFERANDUM TEZGAHI

IRAK’TA REFERANDUM TEZGAHI

Tema Tasarım | AnatoliaWeb