reklam
reklam reklam reklam
Ana Sayfa Yazarlar 28.07.2017 2266 Görüntüleme

Sıfır Seviye

Toplum olarak öyle bir hale geldik ki; medyaya her gün onlarcası yansıyan, taciz, tecavüz, şiddet, cinayet (özellikle de kadın cinayetleri), gasp, hırsızlık, dolandırıcılık gibi adi suçlar yanında, kız kardeşine veya öz kızına tecavüz eden babalar ve bu sapıklığa göz yuman analar ve de bu sapıkları serbest bırakan adalet anlayışı bizi insanlığımızdan utandırıyor.

Bunlar yetmezmiş gibi, bürokrasinin üst düzey makam sahiplerinde bile, devlet terbiyesi, adap, edep, nezaket, görgü, kültür, protokol hak getire… Her şey belli kurallara bağlı olmasına rağmen yaşanan bazı olaylar utanç verici bir seviyesizliği işaret ediyor.

Bir atasözümüz ne diyor, “imam yellenirse cemaat s…r.” Yazıya konu olan örnek olay Ordu ilimizde geçiyor. Bir festivalde İl Emniyet Müdürü ile Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı arasında küfürlü, tekmeli, yumruklu “koltuk kavgası” yaşanmış, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş orayı terk etmek zorunda kalmış… Ne diyebilirim ki, El insaf! Devletin bir protokol listesi ve buna bağlı olarak her makam sahibinin yeri, yurdu, sırası belli. Sana ait olmayan yere oturmayacaksın kardeşim… Bu kadar basit bir konuda bile hakkına ve hukukuna razı olmaz sınırları aşarsan kendini de, temsil ettiği makamı ve üniformayı da rezil edersin. Emniyet Müdürü ile Belediye Başkanının hem de Bakanın da katıldığı bir törende ve protokol tribününde tekme-tokat kavga etmesi çok üzücü ve düşündürücü bir seviyesizliği akla getirmez mi?

Bu olayın hemen ertesi günü, ZONGULDAK’ın Ereğli İlçesi’nde, ‘Toplum Yararına Çalışma Programı’ (TYÇP) kapsamında belediye mezarlıklar müdürlüğünde görevlendirilen 2 kadının, mezarlıkta çiftetelli oynarken çekilen videosu sosyal medyada yayınlanınca bir kez daha sarsıldık. Biraz edep ya huuu.

Daha önce de Antalya’da bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde hastalar ölümle pençeleşirken, 23 Aralık 2013 günü hemşire ve hasta bakıcıların halay çekip göbek attığı görüntüler ortaya çıktığını hatırlayınca da son derece şaşırmıştık.

Ya da öz kızını taciz eden hatta tecavüz eden babaların varlığını “bir insanın sapıklığı” olarak yorumlasak ta, onu serbest bırakan adalete ne diyeceğiz bilemiyorum, benim aklım almıyor…

Bu ülkede, kırmızı ruj sürdüğü ve tayt giydiği için kadınlar öldürüldü ve fail tahrik indirimi aldı. “Hamile kadın sokakta dolaşamaz!” dendi. Zaten dolaşamadı, dayak yedi! “Kadına şiddet, medya tarafından abartılıyor!” “Tecavüzcü kürtaj yaptırandan daha masum!” “Böyle kıyafet olmaz!” Bir bakan bir televizyon sunucusu için; söyledi bunları… “Babasının tacizini kamerayla kaydetmiş bir çocuğun babasını serbest bırakarak aynı evde yaşamasına göz yuman bir adalet için ne dersiniz?” diye soruyor, Hürriyet gazetesi yazarı Ayşe Arman.

Halkın %98’nin Müslüman olmasıyla öğündüğümüz güzel ülkemize bu yaşananları nasıl izah edeceğiz? Demek ki Müslüman olmakla bitmiyor bu iş…

İnsanlar dürüst, iyi, adaletli, doğru, bağışlayıcı, namuslu, hoşgörülü, merhametli olmak gibi erdemleri terk ederek, ahlak dışı olmayı kendilerine yaşam felsefesi haline getiriyorlarsa dini, sosyal, kültürel sistemde bir arıza var demektir.

Bu seviyesizlik ve ahlaksızlığın girdabında boğulmamak için “dindar-kindar” nesil yetiştirmekten vazgeçip, öncelikle dürüst, onurlu, şerefli, ahlaklı, merhametli, vicdanlı, adil, namuslu, haysiyet ve şeref sahibi, medeni “İNSAN GİBİ İNSAN” yetiştirmek zorundayız. Bu insanlara da evrensel standartlarda en iyi eğitimi vermeliyiz. Yoksa toplumsal huzur ve barışı tesis edemeyiz.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb