reklam
Ana Sayfa Yazarlar 18.08.2018 1749 Görüntüleme
Mehmet Mahmut YILDIZ

ŞAHLANIŞ HAREKETİ GENEL BAŞKANI

FEDAKÂRLIK KİME DÜŞER

Ülkemizi yönetenlerin kadim bir alışkanlığı vardır. Her haltı bildiklerini sanırlar. Ehil kadrolarla değil, yağcı ve yalakalarla doldururlar çevrelerini. Gerçekleri değil de işlerine gelenleri, hoşlarına gidenleri söyleyenleri yüceltirler durmadan.

Bu marazi yaklaşımın doğal sonucu olarak da seçim kazanmayı başarsalar da ülkeyi yönetmekte başarısız olur, memleket arabasını çamura batırır, hatta duvara toslatırlar.

Bu noktaya vardıklarında, önce kendilerini sorgulamaları, çöküşteki veballerini kabul etmeleri beklense de onlar bunu asla kabul etmezler. Memlekette hasbelkader iyi, güzel giden ne varsa, tümü onların hünerli ellerinin, müthiş yeteneklerinin eseridir. Ancak hiçbir olumsuzluğun faturası asla onlara havale edilemez.

İşi bu noktaya vardırdıklarında günah keçileri vardır onların. Teröristlerdir, faiz lobisidir, üst akıldır, küresel güçlerdir olan bitenin sebebi. Bizim melek yöneticilerimizi, onların memleket sathına döktükleri boz betonları kıskandıkları için ayağımıza dolanmaktadırlar.

Borçlanmayı dolarla yaparlar. Övünerek Çin’den borç bulduklarını söylerler de borç, TL ve Yuan olarak değil de dolar olarak alınmıştır nedense.

Her şeyleri yerli ve milli olduğu için(!) vatan toprağındaki tüm ihaleleri dolarla yaparlar. Doğalgazı vatandaşa dolar üzerinden satarlar. Sanki petrol denizi üzerinde yüzüyormuşuz gibi doğalgaza dayalı elektrik santralleri kurar ve dünyanın en pahalı elektriğini üretirler. Devleti yağmalama modelinin kibar adı olan ‘KÖİ’ (kamu özel işbirliği) ile köprü, tünel, şehir hastanesi yaparlar. Belli bir kullanımı garanti ederler üstelik. O rakama ulaşılamayınca, aradaki farkı dolar olarak geçenden geçmeyenden; yatandan, yatmayandan alır, o koruyup kolladıkları küresel şirketlerin banka hesaplarına aktarırlar.

Bu küresel şirketlerin amacı elbette ki daha fazla kârdır. Kârlarının katlanması için de doların yükselmesi gerekir. Haliyle doların olabildiğince yükselmesi için çalışmalarında hiçbir gariplik yoktur. Tabii ki onlara yalancıktan kızar gibi davranmanın da hiçbir kıymet-i harbiyesi olmaz. Çünkü felakete giden yolun taşlarını, o yalancıktan bağıranlar döşemişlerdir kendi elleriyle.

Son günlerde ülkemizin içinde bulunduğu döviz krizini, yanlış yöne parmak sallamadan, bu gerçekler ışığında değerlendirmek gerekir. Öncelikle gerçek şu. Euro, dolar dünya çapında fazlaca değer kazanmıyor. TL değer kaybediyor. Üçbeş yıl öncesinde nerdeyse TL ile eşit değerde olan Gürcistan Lari’si 2 lirayı, Bulgar Levası 3 lirayı aştı.

Durum oldukça vahim. Ülkeyi yönetenler, halen hatalarını kabul etmeseler de bu krizden çıkmak için can havliyle tedbirler arıyorlar. Bu tedbirlerin başında da vatandaştan fedakârlık beklemek, istemek var:

Çağrılar standart. Yastık altındaki dolarlarınızı, çeyiz sandıklarının dibindeki, bileğinizdeki altınlarınızı çıkarın.  Hatta yazmanıza düğümlediğiniz kefen paralarını da bize verin ki düze çıkalım. Vatandaşın asırladır fedakârlık yapmaktan anası ağlamış. Asker istemişler vermiş, aşar istemişler vermiş, malından davarından pay istemişler vermiş. Dağdaki eşkıya yetmemiş kravatlı eşkıya göz koymuş rızkına.

Vatan toprağına düşman ayağı bastığında; saraylarda, köşklerde, konaklarda, yalılarda oturanlar; rahatları bozulmasın diye “Gelene ağam, gidene paşam!” demişler. Göğsünün sol  tarafında vicdan değil de cüzdan taşıyan zenginler, ”Yaşasın vatan, yaşa var ol  millet!” diye ayaklanmak yerine; “Zito Venizelos…! Yassu vire…!” diye naralar atmışlar servetlerinin hatırına. Akıllarına vatan için malla, canla cihad gelmemiş.

Vatan için fedakârlık yine yoksulun garibanın payına düşmüş. Üç beş yürekli aydın, gözü kara mert insanın önderliğinde canla başla küller arasından yeni bir devlet çıkarmışlar el ele. Şimdi de aynı senaryo sergilenmekte vatan sathında. Onlarca köşke, saraya, üç beş uçağa, onlarca yabancı marka lüks otomobile sığamayanlar, mübarek(!) vücutlarına markalı urbadan başkasını yakıştıramayanlar, israfla, gösterişle itibar kazanacaklarını sanan tersine vizyonerler; kendi keyiflerinden zerre fedakârlık yapmadan vatandaşa çevirdiler gözlerini. O vizyonerlerle birlikte ülkeyi yağmalayanlardan, millete alenen küfrederek yağmaladıkları paraları dövize çevirip istifleyenlerden de tık yok. Hâlâ bankaların kapısında yapılandırma peşindeler. Vizyonerlerimiz, hâlâ vergi borçlarını silerek kıyak çekmekteler suç ortaklarına. Faturayı, asıl suçlular ve sorumlular değil de vatandaş ödesin istiyorlar sıkılmadan.

Ülkeyi bu durma vatandaş getirmedi efendiler. Doymaz gözünüzle, dev kibrinizle, her şeyi bildiğini sanan ve meşvereti terk eden egonuzla asıl sorumlu sizsiniz. Olmayandan fedakârlık olmaz. Düşün artık vatandaşın yakasından. Garibanı silkeleyecek yerde kendiniz silkinin. Atın safralarınızı. Vicdanınızın pası silinsin. Elbiseleriniz, paralarınız, arabalarınız, parlak koltuklarınız değil de insanlığınız görünsün.

 

Yorumlar

İlginizi çekebilir

NE YAPSANIZ NAFİLE

NE YAPSANIZ NAFİLE

Tema Tasarım | AnatoliaWeb