reklam
Ana Sayfa Yazarlar 4.03.2016 1503 Görüntüleme

Anayasa’dan Çok Babayasa Değişmeli

Herkes anayasa değişikliğine kafayı yorsun bugünkü içinde bulunduğumuz demokrasi açmazının önünü açacak baba yasanın değişikliğine kimse kafa yormuyor. Hâlbuki hemen hemen her seçim öncesi neredeyse tüm siyasi partiler iktidar olduklarında değiştireceklerini vaat ederler. Bu yasa da 12 Eylül eseri olan 1983 tarihli 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunudur. Kısaca en önemli birkaç maddesinden bahsedeceğim, diğer maddeleri gelecek yazılarım da ele alırım.

Geçtiğimiz 33 yıl boyunca gerek siyasi partilerin meclise girebilmeleri için barajın % 10 olması, gerekse de Katılımın Salt Çoğunluğunu alanın katılanların geri kalanını ve katılmayanları da temsil edebiliyor olması toplumu ayrışmasında en büyük rolü oynamıştır. Örneğin bir mahallede 1000 kişi yaşıyor, fakat seçimlerde 600 kişi oy kullanıyor, 301 oy alan kişi veya parti o mahalledeki 1000 kişiyi temsil ediyor. Seçildiği dönem boyunca tamamının haklarında karar veriyor.

Siyasi partilerin kimilerinin nasıl olsa %10 barajı aşamayacağı öngörülerek %1 bile oy alamamasına sebep olan, kimilerinin de neredeyse %10 barajına yakın olmasına rağmen seçilecek milletvekillerinin en çok oyu alan partinin en çok payı alarak bölüşülmesine sebep olmuştur. Temsil edilemeyen azınlıklar uğradıkları haksızlıklar nedeni ile ayrışmışlar ve savunduğu düşüncelerde katılaşmışlar. Duygularına hâkim olamayan bazı gruplar radikalleşmiş, bazıları da dış mihraklar tarafından tuzağa düşürülmüştür. Neden baba yasa dediğimi biraz olsun anlatabildim mi?

Siyasi Partiler Yasası toplum idarecilerini belirlenmesi için olduğu kadar parti içi idarecilerin de belirlenmesinin esaslarını belirlemektedir. Yani yukarıda belirttiğim örnekler siyasi partilerin yönetim kadrolarının oluşmasını sağlayan parti içi seçimler için de geçerlidir. Bu durum iktidar olmayan partilerde rakiplerinden çok parti içi gruplaşmalara ve birbirleriyle uğraşmalarına sebep olmuştur. Dar grupçu anlayış toplumun diğer kesimlerinin siyasi partilerden uzaklaşmasının da nedenlerinden biridir.

Vatandaşlarımızın sorumluluğunu en üst düzeyde hissederek tamamının katıldığı ve gönül rahatlığı ile dar bölgede bizzat tanıdığı kişiye oy verdiği bir seçim sistemi hayal ediyorum. Parti genel başkanlarının vesayetinden kurtulamayan vekiller yerine gerçekten halkının vekilleri ile çoğulcu değil çoğunlukçu bir demokrasi kaçınılmazdır. Her şey zaman meselesidir.

03 Mart 2016

Gökhan Taneri VURAL

info@gokhanvural.com

www.gokhanvural.com

Yorumlar

Tema Tasarım | AnatoliaWeb